Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/16302 E. 2014/18621 K. 26.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16302
KARAR NO : 2014/18621
KARAR TARİHİ : 26.09.2014

Mahkemesi : Bartın 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 22.04.2014
No : 2013/118-2014/313

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanacağı tarihe kadar işleyecek yasal faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
28.08.2000 tarihinde boşanan davacıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan aylığın, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
İnceleme konusu davada mahkemece gerekli araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla;
Sosyal Güvenlik Kontrol Memurlarınca gerçekleştirilen soruşturmada elde edilen somut veri ve saptamalar, fiili beraberliğin bulunduğu yönünde dinlenen tanık S. D. beyanında ‘Ben bu kişilerin boşanıp tekrar evlendiğini duymadım. Bu kişiler devamlı surette köyümüzde beraber yaşamaktadırlar. Hiçbir zaman ayrı yaşamadılar. Boşanmalarını gerektirecek bir sorunlarının olduğunu duymadım.’, N. Ö. beyanında ‘Ben bu kişilerin boşandığını tekrar evlendiğini hiç duymadım. Ben bunları devamlı evli olarak biliyorum. Mahallemizde devamlı birlikte ikamet etmektedirler. Hiçbir
zaman ayrı yaşamadılar. Ben bu kişilerin boşanmalarını gerektirecek bir sorunlarını duymadım.’, tanık A. K. beyanında ‘Boşandıklarını bilmiyordum. Muhtar seçilince öğrendim. Öncesinde evli biliyordum.’, denetmenler tarafından çevre soruşturmasında ‘… sözkonusu şahısların boşandığının bilinmediğini, devamlı olarak devamlı surette evli olarak bilindikleri tespit edilmiş…’, davacı ile boşanmış olduğu eşin 15.12.2011 tarihinde tekrar evlenmiş olması, davacının boşanarak tekrar evlendiği eş ayrıca adına telefon, elektrik, su aboneliğinin bulunmaması ve tüm dosya kapsamı da dikkate alındığında, davacı ile boşandığı eşinin fiili olarak birlikte yaşadıkları belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece hatalı ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.