YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16188
KARAR NO : 2014/20662
KARAR TARİHİ : 27.10.2014
Mahkemesi : Bakırköy 7. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.06.2014
No : 2012/308-2014/196
Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken prim miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitindegerçek ücretin esas alınması koşuldur. Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/10-481 Esas, 2010/524 Karar ve 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288. maddesinin “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri dörtyüz milyon lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple dörtyüz milyon liradan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” hükmünü, anılan yasanın 289. maddesinin ise “288’inci madde uyarınca senetle ıspatı gereken hususlarda yukardaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı halinde tanık dinlenebilir.” hükmü takip etmektedir. HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür.
Somut olay incelendiğinde; davacı, davalı işyerinde 01.04.2003 – 25.04.2011 tarihleri arası ithalat müdürü olarak çalıştığını, 01.01.2011 – 24.04.2011 tarihleri arası en son 3500,00TL ücret aldığını, prime esas kazanç bildiriminin davalı Kuruma işverence asgari ücret olarak eksik bildirildiğini ve davalı işveren tarafından eksik bildirilen prime esas kazançların tespitine karar verilmesini istediği görülmüştür. Mahkemece, herhangi bir makbuz, banka kaydı, defter vs. belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık ücret iddiasının ispatının tam olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece, ücret hususunda yazılı belge olmadığına dayanılmıştır. Ücretin ispatı konusunda yukarıda bahsedildiği üzere yazılı delil arandığı şayet yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belge ya da belgeler bulunması halinde tanıkla da ispatın mümkün olabileceği hususları göz önüne alındığında, dosyaya celp edilen, Yapı Kredi Bankası İzmir Ş..E.. Şubesine ait davacı adına açılmış olan hesaba 1.2.2010 -1.4.2011 tarihleri arası “Ali Köroğlu/alınan borcun iadesi” şeklinde kayıt düşülerek havale (EFT) yapıldığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden A.. K..’nun şirketin ortağı ve şirketi temsile yetkili müdür olduğu, davalı işverenin yapılan ödemeleri borç ilişkisine dayalı olduğunu belirterek kabul ettiği, dosyada bulunun bilgi, belge ve tanık anlatımları, banka kayıtları birlikte değerlendirildiğinde davacıya asgari ücret düzeyinde ödeme yapıldığı iddiası karşısında süreklilik arz edecek şekilde asgari ücretin çok üzerinde borç ilişkisinin olduğunun ileri sürülmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve davacıya yapılan ödemelerin ücretine ilişkin ödemeler olduğu, davacının prime esas kazanç tutarı yönünden davanın kabulune karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.