Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/16021 E. 2015/20275 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16021
KARAR NO : 2015/20275
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

Mahkemesi : Bakırköy 6. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.12.2013
No : 2010/139-2013/707

Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı K…. vekili ile davalılardan İ… İ…. B…. E…. ve H…. B…. F…. S…. ve T…. A… Ş… vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 26 ve 87. maddeleri olup, davada öncelikle halledilmesi gereken sorun, iş kazasına maruz kalan sigortalının işvereni olan A….. İnş. M…. H….. G… Tar. Ür. San. Tic. Ltd. Şti. ile seyyar kurban kesim yeri inşaatının yüklenicisi olan A….. İnş. M…. H….. G… Tar. Ür. San. Tic. Ltd. Şti. ve bu yeri yaptıran dava dışı İ….. B…. B…… arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin, bir başka ifade ile asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile, asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Mahkemece, öncelikle yukarıda belirtilen maddi ve hukuki esaslar çerçevesinde, davaya konu iş kazasının meydana geldiği işyerinde İ….. B….. B….. ve İ… İ…. B…. E…. ve H…. B…. F…. S…. ve T…. A… Ş…’nin sigortalı çalıştırıp-çalıştırmadığı, işin tamamından el çekerek, anahtar teslimi şeklinde A….. İnş. M…. H….. G… Tar. Ür. San. Tic. Ltd. Şti.‘ne yaptırıp-yaptırmadığı, İ…… B…… B……. ve İ… İ…. B…. E…. ve H…. B…. F…. S…. ve T…. A… Ş…’nin asıl işveren sıfatına sahip olup olmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, varsa taraflar arasındaki sözleşmelerin bir sureti celp edilip, İstanbul Belediye Başkanlığının ve İ… İ…. B…. E…. ve H…. B…. F…. S…. ve T…. A… Ş… ile A….. İnş. M…. H….. G… Tar. Ür. San. Tic. Ltd. Şti. arasındaki asıl işveren ve taşeron ilişkisi irdelenerek, sonuca göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Kabule göre de; 506 sayılı Yasa’nın 87/1. maddesine göre sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile bu Yasanın işverene yüklediği ödevlerden dolayı aracı olan 3.kişi ile birlikte asıl işveren sıfatıyla sorumludur. Sigortalının işe giriş bildirgesinin süresinde Kuruma verilmemesi nedeni ile davalılar İ… İ…. B…. E…. ve H…. B…. F…. S…. ve T…. A… Ş… ile A….. İnş. M…. H….. G… Tar. Ür. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında 506 sayılı Yasanın 9 ve 10. Maddelerdeki sorumluluk şartlarının gerçekleştiği belirgin olup mahkemenin bu yöndeki tespiti isabetli ise de, anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde işverenlerin tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “…Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme…” gereği öngörülmüş olup; işverenlerin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenlerin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, % 50’den aşağı olmamak üzere indirim yapılarak, işverenlerin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
İşverenlerin, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi yanında 10. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde ise, işverenlerin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesaplanacak maddi tazminat miktarından, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı K….. vekili ile davalılardan İ… İ…. B…. E…. ve H…. B…. F…. S…. ve T…. A… Ş…vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyen davalı A….. İnş. M…. H….. G… Tar. Ür. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı İ.. A..’ye iadesine, 23.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi