Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/15087 E. 2014/18138 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15087
KARAR NO : 2014/18138
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

Mahkemesi : Bursa 5. İş Mahkemesi
Tarihi : 31.03.2014
No : 2013/217-2014/166

Davacı, murisinin davalı işveren yanında 15.01.2000-14.11.2010 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine ve ölüm aylığı tahsisine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.
Eldeki dava dosyasına konu olayda, Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, öncelikle davacı asil HMK’nın 31. Maddesi gereği isticvap edilerek, sigortalının hizmet dökümü de gözetilerek, hangi tarihler arasında ve nerede gerçekleşen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespitini talep ettiği açıklattırılarak talebi somutlaştırılmalı, buna göre anılan işyerinin sicil numarası belirlenerek, davalı işveren haricindeki bir işverene ait olduğunun tespiti halinde usulünce davada taraf sıfatı ile yer alması sağlanmalı, Kuruma bildirilmeyen çalışmaların geçtiği iddia edilen işveren yada işverenlerin ihtilaf konusu dönemdeki Kurum nezdindeki dönem bordroları celp edilerek, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işveren yada işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler Kurum, Nüfus Müdürlüğü kayıtları ve gerektiğinde zabıta da aracı kılınmak sureti ile resen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden tanık sıfatı ile bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilerek, davalı işyerinde tespiti istenen dönemde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının murisinin çalıştığı iddia edilen süreler tereddütsüz belirlenmeli, sonrasında, 506 sayılı Kanunun 65 ve devamı maddelerinde düzenlenen ölüm aylığı şartlarının davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yetersiz ve soyut tanık beyanları esas alınarak, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.