Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/15028 E. 2014/20256 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15028
KARAR NO : 2014/20256
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Mahkemesi :İstanbul 13. İş Mahkemesi
Tarihi :25.12.2013
No :2011/210-2013/815

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi.. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
20.10.2008 günü tescil edilen davalı işveren Okul Aile Birliği’ne ait işyerinden anılan tarihten itibaren, dava dışı farklı işverene ait 1026093 sicilli işyerinden ise 03.04.2008 – 30.04.2008 döneminde davalı Kuruma sigortalılık bildirimleri gerçekleştirilen davacının istemi, 02.07.2000 – 01.08.2008 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak ilköğretim okulunda geçen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir.
Anılan Kanunun 4. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler “işveren” olarak tanımlanmasına karşın uygulamada Kurum ve yargı organlarınca tüzel kişiliği bulunmayan yapılanmalar da işveren olarak benimsenmiş, nitekim kanun koyucu tarafından kabul edilen 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 12. maddesinde, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşların işveren olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu açıklanmış, 114. maddesinde, taraf ehliyetine sahip olma dava koşulları arasında sayılmış, 115. maddesinde, dava koşullarının var olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava koşulu eksikliğini her zaman ileri sürebileceği, dava koşulu eksikliğini belirleyen mahkemenin davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, giderilmesi olanaklı eksikliğin tamamlanması için mahkemece kesin süre verileceği, bu süre içinde eksiklik giderilmediği takdirde dava koşulu yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedileceği hüküm altına alınmıştır. Kanunun 124. maddesinde ise bir
davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu belirtildikten sonra, ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği isteminin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği istemini kabul edebileceği bildirilmiştir.
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 48. maddesi gereğince tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir. Şu durumda 506 veya 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında sigortalıyı çalıştıranlar herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın Kurumca işveren olarak tescil edilebilmekte ise de hizmet akdine tabi olarak geçen zorunlu sigortalılık sürelerinin saptanmasına yönelik bu tür davalarda taraf ehliyetine ve dolayısıyla tüzel kişiliğe sahip olanlara işverenlik sıfatıyla husumet yöneltilmesi gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, kendisine husumet yöneltilen Okul Aile Birliği’nin tüzel kişiliği bulunmadığından (topluluk/birlik olarak) taraf ehliyetine de sahip olmadığı belirgin ise de çalışmanın geçtiği yer dikkate alındığında davanın Milli Eğitim Bakanlığı yerine söz konusu Birlik aleyhine açılması olgusunun temsilcide yanılgı olarak benimsenmesi gerektiği, ayrıca, değinilen 124. madde düzenlemesi karşısında taraf değişikliğinin de yapılabileceği ortada olmakla buna göre Milli Eğitim Bakanlığı’nın yöntemince davaya katılımı sağlandıktan sonra toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan gereklilik yerine getirilmeksizin yargılama sürdürülerek karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.