Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/14722 E. 2015/2073 K. 12.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14722
KARAR NO : 2015/2073
KARAR TARİHİ : 12.02.2015

Mahkemesi : İş Mahkemesi

Dava, 01.01.2009 – 01.05.2010 tarihleri arasındaki yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptali gerektiğinin, yersiz ödenen aylıklar ve yersiz sağlık giderlerine ilişkin borcu bulunmadığının, ödenmeyen yaşlılık aylıkları ile Kuruma yaptığı ödemelerin iadesi gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı asil ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Davalı Kurum vekili temyizi yönünden;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı temyizi yönünden;
Eldeki dosyadan; davacıya, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süreleri, SSK hizmeti ve askerlik borçlanması ile birlikte 751 gün yurtdışında gerçekleşen çalışmalardan dolayı 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılan süreler gözetilerek, 15.12.2008 tarihli tahsis talebine istinaden 9118 prim ödeme gün sayısına göre, davacının devam eden Limited Şirket ortaklığı dikkate alınıp, davalı Kurumca sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılarak, 01.01.2009 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı; davalı Kurum’un, 3201 sayılı Yasa’nın 6. maddesinin B bendi gereği, yurtdışında geçen çalışmalardan borçlanılan süreler de gözetilerek yaşlılık aylığı bağlananların, yeniden yurtdışında veya Türkiye’de çalışması durumunda, aylıklarının kesileceği, bu durumdakilerin, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışamayacakları gerekçesi ile, yaşlılık aylığını keserek, ödenen aylıklar, sağlık karnesi kullanımı nedenlerine istinaden yersiz ödenen aylıklar ve sağlık giderleri ile cari prim borcu çıkardığı, 14.05.2010 tarihinde Limited Şirket ortaklığından ayrılan davacının, cari prim borcunu ödeyerek, 30.06.2010 tarihli tahsis
talebine istinaden, 9674 prim ödeme gün sayısına göre, 01.07.2010 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının, kurum tarafından tahakkuk ettirilen yersiz aylık nedeniyle borcunu, yaşlılık aylığının 1/2’sinden kesilmesi istemine istinaden, Kurumca, davacının 01.07.2010 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığından, aylığın ½ oranında kesinti yapıldığı, Kurum tarafından davacı aleyhine yersiz sağlık giderlerine yönelik başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptaline yönelik İş Mahkemesi’nce 2011/203 E. sayılı dosyasında, mahkeme davanın reddine dair 29.03.2012 tarihli hükmünün, Kurum vekilinin temyizi üzerine, Dairemizce miktar itibariyle kesinlik sınırında kalması nedeniyle reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece; Kurumun aylık kesme işleminin, tahsis tarihindeki yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesi hükmüne göre mevzuata uygun bulunarak, davacının 01.09.2009 – 01.05.2010 tarihleri arasında yaşlılık aylığını kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının iadesi ile yapılan ödemelerin iadesine ilişkin istemlerinin reddine, yersiz sağlık karnesi kullanımı dönemi aktif sigortalılığının devam etmesi nedeniyle sağlık hizmetlerinin iade yükümlülüğü bulunmadığının tespitine yönelik karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasanın 6. maddesinin “B” bendinde “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan … Türkiye’de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar, anılan yasada 19.06.2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklikle, 3201 sayılı Yasa’dan yararlanmak suretiyle aylık bağlananların, Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışabileceği belirtilmiş ise de; yürürlük tarihi ve her yasanın kendi yürürlük döneminde uygulanması gerektiği gözetildiğinde, anılan değişikliğin davacı lehine uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Ancak, davacı, uyuşmazlık konusu dönemde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmış olup; Kurum’un, yaşlılık aylığı alan davacının çalıştığını bildiği ve sosyal güvenlik destek primi ödendiği hâlde, ödenen aylıkları borç çıkarması, Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyete aykırıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; mahkemece, davacının 01.01.2009 tarihinden itibaren sosyal güvenlik destek primi kesinitisine tabi olarak bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğu kabul edilerek, 15.12.2008 tarihli davacı tahsis şartlarına göre davacının limited şirket ortaklığından ayrıldığı 14.05.2010 tarihine kadar sosyal güvenlik destek primi kesintisine tabi yaşlılık aylığının ödenmesi gerektiği, 01.01.2009 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olmasından dolayı yersiz sağlık gideri olamayacağı gözetilerek, davacı tarafından ödenmesi gerektiğinin tespiti istenen aylık ve iadesi gerektiğini belirttiği ödemelerde, 30.06.2010 tarihindeki tahsis şartlarına göre bağlanan 01.07.2010 tarihi ve sonrasındaki aylık tutarının 15.12.2008 tarihli tahsis talebindeki şartlara göre bağlanan aylık tutarlarına göre oluşacak fark da dikkate alınarak, hesaplanıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz harcının davacıya iadesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.