Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/14638 E. 2014/17984 K. 19.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14638
KARAR NO : 2014/17984
KARAR TARİHİ : 19.09.2014

Mahkemesi : Ankara 11. İş Mahkemesi
Tarihi : 06.02.2014
No : 2007/917-2014/98

Dava, itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacılar B.. T.. ve S. M.A.San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı Kurum aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2006/7216 esas sayılı dosyasında fotoferez tedavisi için 13.01.2005-31.01.2006 tarihleri arasında kesilen 10 adet fatura miktarı olarak 41.183,34 TL asıl alacak ve ferileri ile toplam 47.454,84 TL tutar için takip talebinde bulundukları ve 28.06.2006 tarihinde ödeme emri düzenlendiği, Mahkemece; davacı B.. T..’in fatura bedellerini diğer davacı şirkete ödemediğinden bahisle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davacı şirket yönünden ise görev hususunun değerlendirilmesi amacı ile dosyanın tefrikine ve ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 Esas 2009/104 Kararında da bahsedildiği üzere sıfat, dava konusu subjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Bir kişinin bir davada gerçekten davacı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine aittir (Prof. Dr. B. Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 1990, 5. Baskı 1. Cilt Sy. 755 vd.).
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 sayılı Kararı.).
Kurumun temini ile yükümlü olduğu cihazın, Kurumca temin edilmemesi ve bu yöndeki sigortalı talebinin Kurumca reddi halinde; cihazı temin eden sigortalı veya hak sahibinin Kurum işleminin iptalini ve kullanılan cihaz bedelinin tahsilini talep etme yönünde bu davayı açmakta taraf sıfatı bulunduğu açıktır. Hukuk Genel Kurulu’nun 01.03.2006 gün ve 2006/21-5 Esas 2006/33 sayılı kararında da, sigortalının alacağını temlik ettiği uyuşmazlıkta sıfat yönünden fatura bedelinin ödenmiş olması hususu aranmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167. Maddesinde: “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca usul hukukumuzda davaların birleştirilmesi ve ayrılması kurumlarının getirilmesi nedeni davaların gereksiz yere uzamasını önlemek, az masrafla ve az zamanda sonuçlanmasını, sağlamaktadır.
Dava konusu somut olayda; yukarıdaki açıklanan nedenlerle davacı B.. T.. hakkında aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni davanın reddine karar verilmesi ve birbiri ile bağlantılı dosyalarda ayırma kararı verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 16.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.