Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/14633 E. 2014/20021 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14633
KARAR NO : 2014/20021
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

Mahkemesi : Diyarbakır 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 03.04.2014
No : 2013/350-2014/108

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı G.. B.. Diyarbakır il Müdürlüğünde 01.04.1976 tarihinde işe başlayarak Nisan ayında 2, Mayıs ayında 21, Haziran ayında 1 ve Ekim ayında 3 gün olmak üzere toplamda 27 gün çalıştığını ve bu sürelerin tespitini istemiştir. Dosyanın tetkikinde, davalı Bakanlık tarafından sunulan hizmet belgesinde, davacının 27 günlük çalışmalarının görüldüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece, talep gibi kabul kararı verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Ne var ki, Kamu Kurumları ve Mahalli İdarelerine ait işyerlerinde geçen çalışmalara özgü olmak üzere, bu işyerlerinden sigorta primlerinin kesilmiş ancak Sosyal Sigortalar Kurumu’na intikal ettirilmemiş olması halinde; bu kişilerin sigortalı çalıştıklarının kabulü gerekir. Dairemizin yerleşmiş görüşü de bu doğrultudadır.
Mahkemece, davalı işyerinden belirtilen yöndeki resmi kayıtlar ve özellikle ücret bordroları asılları getirtilerek, davacının çalışmaları ve bu çalışmalara ait sigorta primlerinin ücretlerinden kesildiğinin, ancak, Kuruma her nasılsa yatırılmadığının saptanması durumunda; davada, hak düşürücü süre söz konusu olmayacağından bu husus üzerinde durularak araştırılmalı ve hak düşürücü sürenin varlığı yeniden irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.