Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/14189 E. 2014/17845 K. 18.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14189
KARAR NO : 2014/17845
KARAR TARİHİ : 18.09.2014

Mahkemesi : Sivas İş Mahkemesi
Tarihi : 06.05.2014
No : 2013/250-2014/170

Dava, 14.12.2006 tarihinden sonra 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalı olmadığının tespiti aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindr.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının başladığı 14.12.2006 tarihinden sonraki dönemde 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olmadığının tespitini istemiş olup; Mahkemece, bozma ilamı sonrasında yapılan kolluk araştırması ve tanık beyanlarına dayalı olarak, uyuşmazlık konusu dönemde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının mevcut olmadığı ve 1479 sayılı Yasa’nın ek 19 maddesi uyarınca davacının ödediği primlerin 14.07.1982 ile 31.12.2003 tarihleri arasında kalan dönemi karşıladığı kabul edilerek, 14.12.2006 tarihinden sonraki önem bakımından 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmışsa da, bu kararın bozma ilamının gereklerini tam olarak karşılamadığı ve eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre; kollektif şirket ortaklığına dayalı olarak 14.7.1982 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescili yapılan davacının, kollektif şirket ortaklığından ayrıldığı 22.10.2001 tarihi itibariyle sigortalığı sona erdirilmiş olup, davacının 9.5.2000 tarihinden itibaren H. U. varisi olarak Gürün Mal Müdürlüğü’nde vergi kaydı olduğunun anlaşılması üzerine, terkinin kaldırılarak vergi kaydına istinaden sigortalılığının devam ettirildiği, öte yandan, 15.12.2006-20.6.2010 tarihleri arasında 1267 gün 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı, 1479 sayılı Yasanın ek 19. maddesi uyarınca sigortalılık süresinin durdurulmasını talep etmiş olup, Kurum 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesi uyarınca talebi reddetmiştir.
20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
Davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalığının başlatıldığı tarihte yukarıda açıklanan 2654 sayılı Kanun ile getirilmiş şekli yürürlükte olup,1.10.2008 tarihine kadar olan dönem bakımından sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme doğrultusunda çözümlenmelidir. Belirtmek gerekirse anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine, meslek kuruluşuna ve Esnaf Sanatkar Sicil Memurluğuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda/vergi/Esnaf Sicil Memurluğu kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
Bozma ilamı sonrasında, Gürün Mal Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta, davacı adına faal vergi kaydı olmadığı bildirilmişse de, babadan intikal eden işletme nedeniyle vergi kaydının devam edip etmediği, hangi dönemlerde vergi mükelefiyetinin bulunduğu konusunda oluşan çelişkinin giderilmediği anlaşılmıştır
Önceki bozma ilamımızda da belirtildiği üzere, mahkemece, öncelikle, davacının babasının ölümü üzerine mirasçılarına intikal eden işletmenin faaliyet konusu, fiilen kimler tarafından işletildiği, davacının, vergi dairesine verilen beyannameler, vergi yoklama tutanakları, varsa, işyeri ruhsatının kimin üzerine olduğu, ilgili yerlerden araştırılmalı, belirtilen konularda Gürün’de zabıta araştırması yapılarak, özellikle diğer tereke mirasçılarının ayrıntılı beyanları alınarak, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının varlığı araştırılmalı, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Öte yandan, davacının sigortalılık süresi belirlendikten sonra, 1479 sayılı Yasanın ek 19. maddesi gözetilerek 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının sona erip ermediği konusunda irdeleme yapılmalıdır. Dosyada bulunan 22.9.2005 tarihli ekstrede, en son prim ödemesinin 31.8,2005 tarihinde yapıldığı ve bu ödemeyle birlikte 22.10.2001 tarihine kadar olan dönemi karşıladığı belirtilmesi nedeniyle, davacının bu tarihten sonra prim ödemesi yapıp yapmadığı ve tüm prim ödemelerinin ne kadar sigortalılık süresini karşıladığı konusunda oluşan çelişki giderilmemiştir
Yukarıda maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.