YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14030
KARAR NO : 2014/18109
KARAR TARİHİ : 22.09.2014
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.04.2014
No : 2009/1118-2014/134
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar Kurum ve işveren D.. B.. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı,
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21 – 43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; davacı, davalı işveren nezdinde 1986-2007 yılları arasında çalıştığını ve bu sürelerin tespitini istemiştir. Mahkemece, davalı Kadir Bulut yönünden sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine, davacının davalı D.. B..’a karşı açmış olduğu davasının kısmen kabulü ile, 01/01/1990 – 09/08/2007 tarihleri arasında asgari brüt ücretle çalıştığının tespitine dair hüküm tesis edilmiştir.
Davacının, talep konusu dönemde 16.12.1998 tarihinden itibaren 15 gün süre ile 62 944 sicil numaralı işyerinden, 1999/1. döneminde 60 gün süre ile 04.10.2001-22.12.2001 tarihleri arası ve 10.08.2007-06.11.2007 tarihleri arasında davalı D.. B.. işyerinden kesintili olarak bildirimleri bulunmaktadır. Davacı ile davalı işveren D.. B.. arasında 01.01.2002 başlangıç tarihli (1) yıllık ve 26.11.2007 tarihli (5) yıl süreli kira sözleşmeleri bulunduğu, yine davacı ile davalı Durmuş arasında 22.12.2001 tarihli ve 11.12.2007 tarihli iki adet ibranamenin yer aldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dinlenen (3) davacı tanığı davacının 1990 sonrası çalışmaları yönünden doğrulayıcı beyanda bulunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu dönemde davacının çalışmaları görülen 62944 işyeri sicil numaralı işyerinin kime ait olduğunun araştırılmadığı, bu işyeri ile davalı işyeri arasında bağ bulunup bulunmadığı hususu gözetilmeksizin mahkemece tanık beyanları ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, Mahkemenin kabulü eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Mahkemece, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı, davacının kira sözleşmeleri dikkate alındığında bağımsız çalışması bulunup bulunmadığı bu çerçevede davacı adına vergi ve maliye kayıtları ile Kurum’da Bağ-Kur dosyası bulunup bulunmadığı araştırılmalı, dava konusu dönemde farklı işyerinden Kuruma bildirilen davacı çalışmalarının gerçekliği araştırılmalı, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar Kurum ve D.. B.. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan D.. B..’a iadesine, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.