Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/13320 E. 2014/16814 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13320
KARAR NO : 2014/16814
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Mahkemesi : İzmir 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.04.2013
No : 2011/113-2013/209

Asıl dava, trafik-iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımlarının tazmini, birleşen dava, tedavi giderlerinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali takibin devamı icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Yapı Kredi Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-Birleşen İzmir 7 İş 2011/895 E. Sayılı dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2013 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesinde yer alan 1086 sayılı Kanunun temyizi ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerektiğine ilişkin düzenleme gereğince) temyiz (kesinlik) sınırını 1.820 TL olarak değiştirmiştir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde  temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde alacağın tamamının gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise, temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde, kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, HUMK’nun 427. maddesi hükmü gereğidir.
Somut olayda, takibe konu toplam 713,79 TL’lik alacak tutarı, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması hükmolunan miktar itibariyle mümkün olmadığından birleşen davadaki talep yönünden davacı ile davalılardan Yapı Kredi Sigorta A.Ş. vekillerinin temyiz dilekçelerinin REDDİNE
II-Asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere göre davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2)Davalı Yapı Kredi Sig. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Dava: 14.01.2010 tarihli trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylıklar ile yapılan cenaze yardımı nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21/4. Maddesidir.
Anılan madde üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir.
Rücu edilecek miktar; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının kusur karşılığından oluşmaktadır. Fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, ilk peşin sermaye değerinin yarısının kusur karşılığını aşmamak üzere, fiili ödemenin kusur karşılığına hükmedilecektir. Böyle olunca hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının (tavanın) hesaplanmasına gerek bulunmamakta olup, Mahkemece; gerçek zarar hesabının yapıldığı bilirkişi raporunun alınması isabetsiz ise de, sonuca etkisi olmayan bu isabetsizlik bozma nedeni yapılmamıştır.
b)Zorunlu mali sorumluluk sigortası; “Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına, bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan mali ve hukuki sorumluluğunu belli limitler dahilinde güvence altına almak” üzere oluşturulmuştur. Dolayısıyla sigorta şirketi 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle sigortaladığı aracın sürücüsü ile şayet tespit edilmişse araç malikinin kusurlarıyla ve poliçe limitleriyle sınırlı biçimde zarardan sorumlu tutulabilirler.
Davaya konu somut olayda; davalı İ.. A..’ın sevk ve idaresindeki kamyonet ile otoyol gişelerinde makinenin bilet vermemesi üzerine, diğer gişeye geçmek üzere geri geri giderken gişelerde görevli sigortalıya çarpması şeklinde gerçekleşen kazada davalı sürücü İ.. A..’ın %60, sigortalının %20, dava dışı Karayolları Gen. Müd ile T. Ltd. Şti’nin %10’ar kusurlu bulunduğu anlaşılmakta olup, sürücünün %60 kusur karşılığının hüküm altına alınması gerekirken %75’inin hüküm altına alınmış olması isabetsiz bulunmuştur.
c)Sigorta şirketinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle, poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir.
Davalı Yapı Kredi Sig. A.Ş’nin, sigorta olayına karışan aracın sigortacısı sıfatıyla zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında ölen sigortalının hak sahibi anneye destekten yoksun kalma tazminatı olarak ödeme yaptığına ilişkin savunması gözetilerek, mükerrer ödemeye meydan verilmemesi açısından, ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa tarih ve miktarı yönünden dayanağı belgeler de getirtilerek yöntemince araştırıldıktan sonra karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek yapılacak inceleme ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Yapı Kredi Sig. A.Ş vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalı, bozma sonrası yapılacak yargılamada hükmü temyiz etmeyen yönünden davacı Kurum yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu hukuksal gerçeğinin gözetilmesi gereği de unutulmamalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Yapı Kredi A.Ş.’ye iadesine, 09.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.