YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13278
KARAR NO : 2014/17033
KARAR TARİHİ : 09.09.2014
Mahkemesi : Geyve Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 06.11.2013
No : 2010/299-2013/579
Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle Y.. A… aleyhine açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı kurum ve davalı M.. B.. avukatları ile davalı O.. A.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26/2’nci maddesi üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre iş kazası veya meslek hastalığı üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalı veya hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunların çalışanlarına rücu edilebilir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu ya da kasıtlı bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur. Maddede geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir. İstihdam edenlerin sorumluluğunu düzenleyen 818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 55’inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 66) maddesinde, işverenin sorumlu olması için kusurlu olması şartı aranmamış iken, 506 sayılı Kanunun anılan maddesinde, üçüncü kişinin işvereninin sorumluluğu kusur esasına dayanması karşısında; üçüncü kişinin işvereni hakkında,
Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca kusursuz sorumluluk hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Burada hangi hareketin kusur sayılacağına ilişkin 506 sayılı Kanunun 26/1’inci maddesine paralel bir açıklama yapılmadığından, kusur olgusunun 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunun 41 ve devamı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı) maddeleri uyarınca belirlenmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
Dosya kapsamına göre; uyulan bozma ilamı doğrultusunda alınan ve hükme esas kılınan 01.02.2012 ve 02.05.2012 tarihli kusur raporlarında, davalı araç sürücüsü Kadir’in %95, davalı araç sürücüsü D.’ın %5 kusurlu olduğu, kanaatinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalılar M.. B.. ve O.. A.. için istihdam eden olarak “kusursuz sorumluluk” ilkesinin dava konusu olayda söz konusu olmadığı gibi araç işleteni veya maliki olarak da sorumlu tutulamayacağı belirgin olup, anılan davalılara kusur atfedilmemesi karşısında, 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin kusura dayalı bir sorumluluk öngördüğü gözetilerek haklarında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı kurum ve davalı M.. B.. avukatları ile davalı O.. A..’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bozma sonrası yürütülecek yargılamada hükmü temyiz etmeyen diğer davalılar yönünden davacı kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da nazara alınarak karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı O.. A..’a iadesine, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.