YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13184
KARAR NO : 2014/18625
KARAR TARİHİ : 26.09.2014
Mahkemesi : İnegöl 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 17.04.2014
No : 2011/665-2014/281
Davacı, davalı işverenin Rusya-Dağıstan bölgesindeki işyerinde 14.09.2008– 05.02.2009 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.
Kural olarak sigortalılar, Türkiye’de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Ayrıca, Türkiye’yle yabancı bir ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmişse istisnaen mülkilik ilkesine değer verilmeyebilir. 506 sayılı Kanunun 2 ve 3. maddelerine göre sigortalı olmayanlar kapsamında olmak üzere, Türkiye’yle sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan bir ülkede hizmet akdiyle çalışan Türk vatandaşları da anılan Kanunun 86. maddesi gereği işverenleriyle yapılacak “İş kazalarıyla meslek hastalıkları”, “Hastalık”, “Analık”, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm” sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulabilirler. Herhangi bir sosyal güvenlik sözleşmesi ve topluluk sigortası olmaması halinde ise; kişinin 506 sayılı Kanunun 7. ve 5510 sayılı Kanunun 10. maddeleri kapsamında geçici görevle yabancı ülkeye gönderilmesi durumunda zorunlu sigortalı kabul edilmesi mümkündür. Ancak; anılan madde kapsamında sigortalı sayılabilmek için sigortalının malullük-yaşlılık -ölüm, işkazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık sigorta kolları bakımından sosyal güvenliğinin işin yapıldığı ülke Sosyal Sigorta Merciince karşılanmaması, Türk-işveren tüzel kişi ise, şirket merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak şartı aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin iş bu yazılı ya da sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması, geçicilik kavramının nitelendirilmesinde zaman sınırlaması yoksa da, bu görevin yurt dışında sürekli yaşamayı gerekli kılmaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Davaya konu somut olayda; Mahkemece davacının çalışmasının niteliğine ilişkin olarak yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında akdedilmiş sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmamaktadır. Davalı işverenle herhangi bir topluluk sigorta sözleşmesi de yapılmamıştır. Bu durumda davacının ancak 506 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında geçici görevle yabancı ülkeye gönderilmişse ve 5510 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yurt dışında geçici olarak gönderilenlerin görev yaptıkları bu sürelerde çalışmaların sigortalılığa esas çalışma olarak değerlendirilmesinin mümkün olması karşısında sigortalı olarak kabulünün gerekeceği de nazara alınarak; işverenin Türkiye’deki işyeri sicil dosyası ve ticaret sicili kayıtları ile davacının sigorta sicil ve işyeri şahsi sicil dosyaları getirtilmeli, işverenin yurt dışında iş alıp almadığı, almışsa yurt dışında üstlendiği işin niteliği ile davacının görevdeki geçiciliğe ilişkin koşullar, davalının yurt dışında işyeri olup olmadığı yukarıda anlatılan çerçevede yöntemince araştırılmalı, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Anılan maddî ve hukukî olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.