Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/13029 E. 2014/20473 K. 24.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13029
KARAR NO : 2014/20473
KARAR TARİHİ : 24.10.2014

Mahkemesi : Kocaeli 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 08.05.2014
No : 2012/217-2014/138

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi ve yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ve ölüm aylığı ve sağlık giderleriyle ilgili menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya murisi babasından ölüm aylığı bağlandığı, Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru tarafından yapılan araştırmalar sonucu davacının boşanmış olduğu eşi ile birlikte fiilen yaşamakta olduğu tespit edilerek aldığı ölüm aylığı kesilerek adına borç kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa’nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalıdır. Somut olayda, aylıkların birlikte yaşama olgusu sebebiyle kesildiği dönemde boşanan eşlerin medula sisteminde geçen adres bilgilerinin aynı olup olmadığının araştırılması, ilgililerin varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, dosyada mevcut tutanak tanıkları dinlenilmeli, Kurum kontrol memurları tarafından davacının kimlik paylaşım sisteminden tespit edilen Y.. K.. Sok. No:…/1 İzmit/Kocaeli adresinde 13.03.2012 tarihinde yapılan araştırma neticesinde adreste ikamet ettiğini belirten A.. A..’ın ifadesinde davacının 6-7 sene önce bu adresten taşınıp boşandıktan sonra bu adreste oturmadığı şeklinde tespit bulunmasına göre, bu tespitin gerçekliği araştırılmalı, elde edilen deliller ilgililerin İzmit 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın cevabi yazılarına göre 29.03.2009 tarihli mahalli idareler seçiminde ve 12.09.2010 tarihli halkoylamasında aynı adreste kayıtlı oldukları ve tarafların T.. Ö.. Cad. No:../5 D../Kocaeli adresine 2011 yılında taşındıkları ve 2012 yılı Mayıs ayına kadar bu adreste 1,5 yıl birlikte yaşadıkları şeklindeki tespiti içeren Derince İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 22.08.2012 tarihli tutanağı ile kıyaslanmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Sonuç olarak, 5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Mahkemece verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Bu aşamada, ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere deliller toplanarak “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.