Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/12807 E. 2014/26060 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12807
KARAR NO : 2014/26060
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Mahkemesi : Iğdır 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 15.04.2014
No : 2012/578-2014/282

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın, yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10 ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86/9. maddeleri olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Öte yandan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Davacı, davalılara ait 2338 ve 1735 sicil sayılı işyerlerinde, 01.01.1997-01.02.2012 tarihleri arasında önce muavin, sonra şoför olarak kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece, tanık beyanları ve dosya kapsamı değerlendirilerek, 2005 yılı öncesi dönem bakımından hak düşürücü süre nedeniyle red, 27.08.2008-01.12.2012 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığının tespiti ile kısmen kabul kararı verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Bu durumda, mahkemece, yapılması gereken iş; öncelikle 2338, 1001735 ve 1731 sicil sayılı işyeri dosyaları ve ihtilaf konusu dönem bordroları Kurumdan celbedilmeli, işyerlerinin kapsam durumu belirlenmeli, tanıkların dava dışı Can Iğdırlı Turizmde de çalışıldığına dair beyanları karşısında, bu husus araştırılmalı, söz konusu şirketin ticaret sicil kayıtları (Kars dahil) ile davalı Kurumda yer alan işyeri dosyası ve dönem bordroları celbedilmeli, tüm işyerlerinden resen bordro tanıkları belirlenip dinlenilmeli, işletmeler arasındaki bağlantı, başka işyeri ile birlikte çalışma kayıtları ve 30.04.2007 tarihli vekaletname ile …. plakalı aracın 05.02.2007 tarihindeki tescil kaydı araştırılmalı, terminal çıkış tutanaklarında davacı ile birlikte adı geçen kişiler dinlenilmeli, var ise Kurum tarafından yapılan denetimde davalı şirkette çalıştığı belirlenen şoför ve çalışanların davacı çalışmalarının varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, kayıtlı komşu işyeri işveren ve çalışanları da tanık olarak dinlenilmeli, davacıya taşıt tanıtma kartı verilip verilmediği Şoförler ve Otomobilciler Odasından sorulmalı, varsa takograf kayıtları istenilmeli, dava konusu dönemde davacının vergi ve Bağ-Kur kaydı olup olmadığı araştırılmalı, işçilik alacaklarına ilişkin olarak dava açılıp açılmadığı araştırılarak var ise; dosyası celbedilmeli, işçilik hakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, araştırmaların neticesine göre hak düşürücü süre irdelenmeli, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; şirket aleyhine açılmayan davada, talep sonu da aşılmak suretiyle şirket aleyhine kısmen kabul kararı verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harıcının istek halinde davacıya ve davalılardan S.A. Otobüs ve Terminal İşletmesi ile Iğdırlı Turizm Otobüs ve Terminal İşletmesi’ne iadesine, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.