Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/12380 E. 2015/16459 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12380
KARAR NO : 2015/16459
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Mahkemesi : Serik 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 04.10.2013
No : 2013/529-2013/821

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 24.04.2010 tarihinde yaralandığı iddia olunan sigortalıya yapılan tedavi masraflarının 5510 sayılı Kanunun 76. maddesi uyarınca rücuan tazminini talep etmiştir.
Borçlar Kanununun 53. maddesi (6098 sayılı Kanunun 74. maddesi) hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı ise de, kusur raporu ve oranları ile bağlı değildir. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay’ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.
Dosya kapsamına göre, Manavgat Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/208 – 2011/8 sayılı dosyasında davalı hakkında, sigortalıyı kasten öldürmeye teşebbüs suçu nedeniyle mahkumiyete yönelik karar verilmiş, cezasından haksız tahrik sebebiyle 1/4 oranında indirim yapılmış ve karar Yargıtay incelemesinden gecerek kesinleşmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde, Mahkemenin, kurum zararından ¼ oranında indirim yapılması gerektiğine dair yaklaşımı isabetli ise de, talebin, toplam kurum zararının anılan oranda indirilmiş miktarı içinde kaldığı, buna göre davanın kabulü gerektiği gözetilmeksizin, talep üzerinden mükerrer indirim yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Ne var ki, bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanmakta olan Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hüküm fıkrasının tümüyle silinmesine, yerine;
“1-Davanın kabulü ile 6.146,06 TL alacağın sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
2-Alınması gerekli 419,83 TL harcın davalıdan alınarak hazine irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 16,00 TL tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. belirlenen 737,52 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine” yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.