Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/12166 E. 2014/17056 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12166
KARAR NO : 2014/17056
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Mahkemesi :Malatya 2. İş Mahkemesi
Tarihi :27.11.2013
No :2013/31-2013/132

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 01.11.1991-30.03.1993 dönemindeki çalışmaların tespiti istemine ilişkin olup; davacı murisinin, 01.11.1991 başlangıç tarihli işe giriş bildirgesi ile 01.11.1991-30.11.1992 tarihleri arasında 27925 sicil sayılı davalılardan ACK İnşaat AŞ.den bildirilen toplam 130 gün hizmetinin bulunduğu, Mahkemece; dosya kapsamı ve tanık beyanları gözetilerek, 27295 sicil sayılı, davalılardan A.. E.. adına kayıtlı bina inşaatı işyerinin kapsamdan çıktığı 31.12.1992 tarihi, dönem sonu olarak belirlenerek, davacı murisinin, 01.11.1991-31.12.1992 tarihleri arasında çalıştığının tespiti ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10 maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re’sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği, çalışma olgusunun da tanık dahil her türlü delille ispatlanabilmesi nedeniyle delil serbestliği bulunduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, sonuç itibariyle sigorta primlerinin işverenden tahsiline de yol açacağından, işverenlik sıfatının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Bu konuda temel dayanak noktası 506 sayılı Kanun’un “İşveren ve işveren vekilinin tarifi” başlığını taşıyan 4. madde hükmüdür. Anılan maddede; bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik
davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesi, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılması, bir başka anlatımla, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, husumetin kendisine yöneltilmesi zorunlu olan kişidir.
Davaya konu somut olayda, Mahkemece; öncelikle, davacı celbedilmek suretiyle, muris eşinin çalıştığı işyeri, çalışmanın niteliği ve kapsamı açıklattırılmalı, 27925 ve 27295 sicil sayılı davalı işverenlerin dönem bordrolarında yer alan tanıklar da dinlenilmek suretiyle, işveren belirlenmeli, tespit edilecek işverenin göstereceği deliller toplanmalı, yine, re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda, davalı işyerinin bordrolarında uyuşmazlığa konu dönemin tamamını kapsar şekilde çalışması bulunan bordro tanıkları re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı; talep edilen döneme ilişkin bordro tanıklarına ulaşılamadığı takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren, ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, var ise işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık anlatımları karşılaştırılmalı, çelişki oluştuğu takdirde giderilmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu ile çalışmanın süresi yeterince araştırılmalı, işyerinde Kurum tarafından yapılmış tespit ve müfettiş raporu bulunup bulunmadığı soruşturulmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; davacı murisi sigortalının, hizmeti tespit edilirken davalılardan ACK İnşaat AŞ.nin 27925 işyeri sicil numarası yazılmasına karşın, davalılardan 27295 sicil numaralı işyeri işvereni A. E. nezdinde çalıştığına hükmedilmek suretiyle, çelişki yaratılması da isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.