Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/11202 E. 2014/13679 K. 03.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11202
KARAR NO : 2014/13679
KARAR TARİHİ : 03.06.2014

Mahkemesi : İstanbul 6. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.07.2013
No : 2008/119-2013/611

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili ile Y.. S.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalılara ait işyerinde, 01.05.1972-31.12.1982 döneminde hizmet akdine dayalı kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece; 01.03.1974-31.06.1974 döneminde 120 gün, 15.11.1974-30.11.1974 döneminde 15 gün ve 01.08.1975-31.12.1982 döneminde kesintisiz çalıştığı tespit edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, sonuç itibariyle sigorta primlerinin işverenden tahsiline de yol açacağından, işverenlik sıfatının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Bu konuda temel dayanak noktası 506 sayılı Kanun’un “İşveren ve işveren vekilinin tarifi” başlığını taşıyan 4. madde hükmüdür. Anılan maddede; bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren” olarak tanımlanmıştır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21 – 43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez.

Eldeki somut olayda; davalı Kurum kayıtlarına göre, davacının birden fazla işe giriş bildirgesi ile Y.. S..-Y.. S.. ve sonrasında Y.. S.. adına kayıtlı 60448 sicil numaralı işyerinden; 02.05.1972-15.11.1974 döneminde, kesintili ve kısmi bildirimlerinin, M.. S..-Y.. S.. adlarına kayıtlı 168141 sicil numaralı işyerinden ise, 02.12.1974-01.08.1975 döneminde kısmi bildirimlerinin bulunduğu, davalılardan M.. S..’nün 18.07.1983 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları olan Yücel ve İ.. S.. ile kızı S..S..ye ilanen tebligat yapıldığı, müteveffa M.. S.. kızı S.. S..nün 08.09.2002 tarihinde vefat ettiği, gıyabi hükmün, davalılardan İ.. S..’ye tebliği yönünden dosyanın geri çevrildiği, adı geçen davalının ise, 24.04.2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu halde, öncelikle; HMK 124. maddesi gereği, İ.. S.. ile Sibel Süslü mirasçıları tespit edilmeli, usulüne uygun olarak davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı ve delilleri sorulmalı, tespitine karar verilen hizmet süresi yönünden ise; davacıya ait işe giriş bildirgelerindeki imzanın davacıya aidiyeti inkar edilenleri belirlenerek yöntemince imza incelemesi yaptırılmalı, imzanın davacıya aidiyeti belirlenenler ile hata-hile durumu öne sürülen yazılı belgeler için davacıya delilleri sorulup toplanmalı, aksi durumda yazılı belgelerin aksinin ancak eşdeğerde delillerle kanıtlanabileceği gözetilmeli, 168141 sicil numaralı işyerine ait var ise, 1976-1982 yılı dönem bordroları celbedilmek suretiyle resen bordro tanıkları dinlenilmeli, yine bu işyerine ait 1975/3 ve 4. dönem bordrolarında yer alan N.S.., E.K.. ve H.İ.. A..ile komşu işyeri sahip ve bordrolu çalışanlarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylece, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan Kurum vekili ile Y.. S..’nün bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Y.. S..’ye iadesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.