Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/10646 E. 2014/19639 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10646
KARAR NO : 2014/19639
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

Mahkemesi : Düzce İş Mahkemesi
Tarihi : 04.03.2014
No : 2011/737-2014/211

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu davada, davacı, davalılardan işveren şirkete ait işyerinde 01.05.2005-31.05.2011 tarihleri arasında şöför olarak kesintisiz çalıştığının tespitini istemiş, mahkemece; 15.05.2008-31.05.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 22.05.1997 tarihinde Ç.. Nak. San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti ortaklığından dolayı 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olarak tescil edildiği, aynı Kanunun Ek 19. maddesi gereğince 30.06.1999 tarihi itibariyle bu sigortalılığının durdurulduğu, ancak devam eden şirket ortaklığı kaydı gözetilerek 01.05.2008 tarihi itibariyle yeniden başlatıldığı, ayrıca davacının talep edilen dönemde bildirilmiş hizmet akdine dayalı bir sigortalılığının bulunmadığı görülmüştür.
Dosya kapsamından davacının 15.05.2008-31.05.2011 tarihleri arasında davalılardan işverene ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığı anlaşılmakta ise de, mahkemece çakışan sigortalık durumu tartışılmadan eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. 506 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde, hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı, 3’üncü maddesinde, kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların veya herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların sigortalı sayılmayacağı belirtilmiş; 1479 sayılı Kanunun 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla değişik 24. maddesinde, kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; limited şirketlerin ortaklarının, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanların, Esnaf ve Sanatkar siciline kayıtlı bulunanların veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanların zorunlu sigortalı sayılacakları belirtilmiş, bu düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiş, limited şirket ortaklarının sigortalılıkları korunmuştur. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre ise, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar yönünden zorunlu sigortalılık için gelir vergisi yükümlüsü olma veya limited şirket ortağı olma şartı korunup, gelir vergisinden bağışık tutulanlar için esnaf ve sanatkâr siciline kayıt zorunluluğu aranmış, ayrıca, anonim şirketlerin kurucu ortakları kapsamdan çıkarılmıştır.
Diğer taraftan anılan Kanunun “Sigortalılık hallerinin birleşmesi” başlığını taşıyan 53. maddesinin 1. fıkrasında, sigortalının, 4. maddenin 1. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı öngörülmüş, anılan fıkra daha sonra 6111 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişikliğe uğramıştır. 01.03.2011 günü yürürlüğe giren bu maddede, sigortalının 4. maddenin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi durumunda ise aynı maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı açıklanmış, 5510 sayılı Kanuna 6111 sayılı Kanunla eklenen geçici 33. maddede de, Kanunun 53. maddesinin 1. fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı belirtilmiştir.
1479 sayılı Kanunun Ek 19 uncu maddesinde, Bu Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi durumunda daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığının durdurulacağı, prim borcunun ait olduğu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu
sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği belirtilmiştir. Yine, 5510 sayılı Kanunun 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Kendi adına ve hesabına çalışanların sigortalılıklarının durdurulmasına ilişkin hükümler” başlığını taşıyan geçici 17’nci maddesinde, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 sayılı Kanuna göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini izleyen ay başından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri durumunda, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığın durdurulacağı, prim borcuna ilişkin sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği açıklanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, mahkemenin 01.03.2011-31.05.2011 tarihleri arasına ilişkin kabulü yerinde ise de, kabulüne karar verilen öncesi süre yönünden, gerek 1479 sayılı Kanunun Ek 19, gerekse 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddelerindeki düzenlemeler gözetilerek yürürlük tarihlerine göre durdurulan sigortalılık süresi şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gereği önceden başlayan sigortalılık ile baskın sigortalılık hususu araştırılmalı, bu husus belirlenirken gerektiğinde davacının 1479 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun 4/1-b md.) kapsamında zorunlu sigortalı olmayı gerektirir faaliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulup, tüm bu hususlar şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı E.. Nak. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ye iadesine, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.