Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/10585 E. 2014/13612 K. 03.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10585
KARAR NO : 2014/13612
KARAR TARİHİ : 03.06.2014

Mahkemesi : Birecik Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 17.11.2011
No : 2010/643-2011/575

Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddeleri uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 11.12.2004 tarihinde, davalıya ait akaryakıt yüklü kamyon ile Musul’da silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 9, 10 ve 26. maddeleridir.
Mahkemece, olayda kazalı ve işverenin kusurunun bulunmadığı, ancak 10. madde koşullarının gerçekleştiğinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
506 sayılı Yasanın ”Üçüncü Kişinin Aracılığı” başlıklı 87. maddesi hükmünde, aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişi olarak tanımlanmış, sigortalıların üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olacağı belirtilmiştir. Maddede “aracı” olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, tali işveren, taşeron, alt müteahhit, alt ısmarlanan gibi adlarla anılmaktadır. Aracı kavramı, her şeyden önce, asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesini ve asıl işverene ait iş yerinde veya iş yerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle aracı arasındaki ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanabilir ise de, hiç bir şekilde hizmet akdi unsurları bulunmamalıdır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün aracı tarafından görülmesidir. Aracı kavramının belirleyici özelliği, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alınması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırılmasıdır.
10. madde koşullarının gerçekleştiği çekişmesiz bulunan somut olayda, davalı Ş.. K..’ın kendisine ait araçla dava dışı …..Ltd.Şti’ye ait akaryakıt taşıma işini üstlendiği, anılan şirket yetkililerinin sigorta müfettişine verdikleri beyanda, anılan akaryakıt nakliyesi işini bazen kendi araçları ile bazen de araç kiralaması yolu ile fatura karşılığı yaptırdıklarını ifade ettikleri, bu durumda aracı kullanan ile bir ilişkileri bulunmadığını belirtmiş iseler de; sigortalının çalışmakta olduğu şoförlük işinin davalı ile dava dışı ……Ltd.Şti arasında akdedilen yük taşıma sözleşmesine istinaden icra edilip edilmediği, yapılan işin şirketin asıl işi konumunda olup olmadığı, sigortalının çalıştığı sürece emir ve talimatları davalı yanında şirketinin yetkililerinden alıp almadığı, adı geçen şirketin asıl işin bir bölümünü veren, denetim ve gözetim yetki ve görevi devam eden asıl işveren konumunda bulunup bulunmadığı irdelenmemiştir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03.06.2014 günü oybirliği ile karar verildi.