Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/10304 E. 2014/16999 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10304
KARAR NO : 2014/16999
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Mahkemesi : Ankara 18. İş Mahkemesi
Tarihi : 28.09.2012
No : 2010/1265-2012/686

Dava, 28.05.1978-28.05.1981 arası dönemde hizmet akdine dayalı olarak geçen çalışmanın tespiti ve yaşlılık aylığının 1992 yılındaki mevzuata göre bağlanıp, fark aylıkların yasal faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, 28.05.1978-12.09.1980 arası dönem yönünden çalışmanın kısmen tespitine karar verilmiş, önceki mevzuata göre yaşlılık aylığı bağlanıp fark aylıkların yasal faiziyle tahsiline ilişkin istemin ise reddine hükmedilmiştir.
Hükmün, davacı mirasçılar avukatı ile davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı mirasçılar avukatının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı Kurum avukatının temyizine gelince; dava konusu hususların, daha önce açılıp retle sonuçlanan ve onanarak kesinleşen mahkeme kararlarına konu edildiği ve kesin hüküm bulunduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine dair önceki hüküm Dairemizin 19.10.2010 Tarih 2009/6847 Esas 2010/13920 Karar sayılı ilamıyla; “Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre; 08.10.1997 tarihinde işten ayrılıp ilk defa 10.10.1997 tarihli yaşlılık aylığı tahsis başvurusu üzerine, davacıya, 55 yaş, 1964-1971 ve 1976-1997 arası dönemlerde 3245 gün zorunlu SSK primi ve bedeli 06.10.1997 tarihinde ödenen 720 gün askerlik borçlanması olmak üzere toplam 3965 gün prim, %56 aylık bağlama oranı ve 8955 gösterge üzerinden 01.11.1997 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, 11.07.2005 tarihinde onanarak kesinleşen Ankara 3. İş Mahkemesinin 09.03.2005 tarih 2005/38 Karar sayılı ilamıyla, 02.10.1971-31.12.1973 ve 01.04.1974-31.12.1975 arası dönemlerde 1439 gün hizmet akdine dayalı olarak çalışıldığına, yaşlılık aylığına esas alınması gereken toplam prim sayısının 5494 gün olduğuna ve 01.11.1997 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının anılan prim gün sayısına göre davacıya ödenmesi gerektiğine hükmedildiği, kurumca, kesinleşen mahkeme kararı ve 2422 sayılı Yasayla değişik 506 sayılı Yasanın 61. maddesi gözetilerek, 24.10.2005 tarihli aylık değişiklik kararı ile işten ayrılma tarihinden önceki beş takvim yılı esas alınıp, 8955 gösterge, 4475 katsayı ve %62
aylık bağlama oranına göre davacıya 24.845.648 lira aylık bağlandığı, 03.03.2006 tarihinde Ankara 10. İş Mahkemesinin 2006/206 Esasında açılan dava ile, prim sayısının 5494 güne çıktığı bildirilerek 1992 yılından itibaren emekli aylığının hesaplanarak fark aylıkların ödenmesinin istendiği ancak tahsis koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair hükmün 20.01.2009 tarihinde onanarak kesinleştiği, 28.06.2006 tarihinde Ankara 1. İş Mahkemesinin 2006/613 Esasında açılan dava ile, Kop-İş Sendikasında 13.06.1976-13.06.1979 arası çalışmanın tespitinin talep edildiği ancak redde dair hükmün 23.12.2008 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı, temyize konu iş bu 2005/155 Esas sayılı dava ile, 1992 yılındaki mevzuata göre aylık bağlanıp fark aylıkların yasal faiziyle tahsilini istemiş ise de, bu talep yönünden her hangi bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Anılan dosya ile birleşen temyize konu 2008/55 Esasta ise husumet O.-San İş Sendikasına yöneltilerek, 28.05.1978-28.05.1981 arası dönemde hizmet akdine dayalı olarak geçen çalışmanın tespiti talep ve dava edilmiştir. Ancak, söz konusu dosyada gerek birleştirme öncesi gerekse birleştirme sonrası davalı sendikaya dava dilekçesi tebliğ edilmediği gibi, anılan sendika isminin karar başlığında dahi gösterilmediği anlaşılmaktadır. Gerek davaya konu hizmet süresi gerekse bu süreler de dahil olmak üzere ileri sürülen tahsis istemi dikkate alındığında, kesinleşen dava dosyaları ile temyize konu eldeki davaların en azından müddeabihleri ve dava sebeplerinin farklı olması nedeniyle, anılan davaların eldeki davalar bakımından kesin yargı hükümleri çerçevesinde bağlayıcılığından bahsedilemez. Mahkemece, davanın esasına girilip, birleşen esas yönünden de taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre bir hüküm tesis edilmesi gerekir. Diğer taraftan, davalı işveren O.-San İş Sendikasının karar başlığında ismine yer verilmemiş olması ayrıca isabetsiz bulunmuştur.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bozma sonrası sürdürülen yargılama sürecinde; davacının yargılama aşamasında vefatı üzerine, mirasçılarının katılımı sağlanmış, davalı sendikaya ise ilan yoluyla gıyabi karar tebliğ edilmiştir.
08.10.1997 tarihinde işten ayrılıp ilk defa 10.10.1997 tarihli yaşlılık aylığı tahsis başvurusu üzerine, davacıya 55 yaş, 1964-1971 ve 1976-1997 arası dönemlerde 3245 gün zorunlu SSK primi ve bedeli 06.10.1997 tarihinde ödenen 720 gün askerlik borçlanması olmak üzere toplam 3965 gün prim, %56 aylık bağlama oranı ve 8955 gösterge üzerinden 01.11.1997 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması, 11.07.2005 tarihinde onanarak kesinleşen Ankara 3. İş Mahkemesinin 09.03.2005 Tarih 2005/38 Karar Sayılı ilamıyla 02.10.1971-31.12.1973 ve 01.04.1974-31.12.1975 arası dönemlerde 1439 gün hizmet akdine dayalı olarak çalışıldığına ve yaşlılık aylığına esas alınması gereken toplam prim sayısının 5494 gün olduğuna ve 01.11.1997 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının anılan prim gün sayısına göre davacıya ödenmesi gerektiğine hükmedilmesi, Kurumca kesinleşen mahkeme kararı ve 2422 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasanın 61. maddesi gözetilerek 24.10.2005 tarihli aylık değişiklik kararı ile işten ayrılma tarihinden önceki beş takvim yılı esas alınıp 8955 gösterge 4475 katsayı ve %62 aylık bağlama oranına göre davacıya 24.845.648 TL aylık bağlanması karşısında, işten ayrılma ve tahsis talep tarihleri nazara alındığında, 1992 yılındaki mevzuata göre aylık bağlanıp fark aylık tutarlarının yasal faiziyle ödenmesine yönelik istemin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davanın yasal dayanaklarından biri de mülga 506 sayılı Yasanın 79. maddesi olup ilgili madde hükmünde; yönetmelikte tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda, davalı döneme ilişkin giriş bildirgesinin olmamasına, davaya konu 28.05.1978-28.05.1981 döneminde davalı iş yerinden bildirim ya da prim kesintisi veya müfettiş tespitinin bulunmamasına, eldeki davanın ise 14.11.2005 tarihinde açılıp 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olmasına göre, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O halde; davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 09.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.