YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10125
KARAR NO : 2014/14222
KARAR TARİHİ : 10.06.2014
Mahkemesi : Kayseri 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 25.03.2014
No : 2013/53-2014/131
Dava, Develi Çiftçi Malları Koruma Başkanlığında koruma meclisi üyesi olan davacıya, üst düzey yönetici olduğu iddiası ile 2003/12 – 2009/2. dönemler arasındaki sigorta ve işsizlik prim borçlarının tahsili amacıyla, 6183 sayılı Kanun uyarınca 2009/12949, 2008/11647, 2006/17400 ve 2006/17401 sayılı takip dosyalarından gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan ve Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını isteyen davacı avukatının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi hükmü uyarınca, duruşma için gerekli tebligat giderlerini vermediği anlaşıldığından, duruşma isteğinin bu nedenle reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2009 gün ve 2009/10-36 E., 2009/82 K. sayılı kararında benimsenen ilkeler uyarınca davacının Çiftçi Malları Koruma Başkanlığında koruma meclisi üyesi olduğu tarihten, üyelikten ayrıldığı tarihe kadar, primlerin ödenmesi gereken son gün itibariyle de olsa, üst düzey yönetici olduğu dönemlerde, ödenmesi gereken ve tahakkuk eden primlerden sorumlu tutulması gerekmektedir. Davacının 15.04.2004-12.05.2009 tarihinde Develi Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı asil üyesi olduğu anlaşılmakta olup, 506 sayılı Kanunun 80/11.maddesi uyarınca ertesi ayın sonuna kadar primlerin ödenmesi gerektiğinden, davacının 01.03.2004 ile takibe konu prim borcunun sona erdiği tarih olan 2009 yılı 2.ayı sonuna kadar olan prim ile gecikme zammından sorumlu olduğu gözetilerek borç miktarının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde 15.04.2004 tarihinden sonraki borçtan sorumlu tutulmamış olması,
2-Davaya konu ödeme emirleri 10.09.2009 tarihinde düzenlenmiş olup, prim aslının bu tarihe kadar işlemiş gecikme zammının hesaplandığı gözetilmeksizin, 28.04.2009 tarihine kadar hesaplanan gecikme zammının hesaplamaya esas tutularak davacının sorumlu olduğu borç miktarının belirlenmesi,
3-Gecikme zammı; özünde yeterli bir müeyyide ve faiz niteliğindedir. Kaldı ki, 6183 sayılı Kanunun 51 ve 52. maddeleri gecikme zammına faiz tahakkuk ettirilmesine cevaz vermediği gibi, Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2004 gün ve 2004/10-104 Esas 2004/94 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, 506 sayılı Yasanın değişik 80. maddesinde Kurumun prim ve benzeri alacakları için genel kuraldan ayrılan bir temerrüt faizine yer verilerek gecikme zammından söz edilmekte ise de, prim borcunun zamanında ödenmemesi hâlinde, Kurumca talep edilecek karşılık, kamu hukuku karakterli bir para alacağı için öngörülen (nitelikli) temerrüt faizinden ibaret olup, genel ilke uyarınca buna ayrıca temerrüt faizi yürütülmesine yasaca olanak bulunmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde davacının hesaplanan prim ve gecikme zamlarından yasal faiziyle sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiş olması,
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların birer birer, şüphe ve tereddüde mahal bırakmayacak şekilde hüküm fıkrasında gösterilmesi zorunlu olup, davacının 15.04.2004 tarihinden sonraki döneme ilişkin borçlardan sorumlu olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmasına karşın infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm fıkrasının 2. Bendinde 15.04.2004 dönemlerinden sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.