Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/9796 E. 2014/10413 K. 09.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9796
KARAR NO : 2014/10413
KARAR TARİHİ : 09.05.2014

Mahkemesi : Kayseri 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 20.03.2013
No : 2011/342-2013/154

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 22.01.2009 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin , davalı işverenden tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.
1) 5510 sayılı Kanunun İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21’inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Tazminat dosyasında alınan kusur raporunda; % 65 oranında işverenin kusurlu olduğunun belirtildiği, dosyada alınan ilk kusur raporunda dava dışı araç sürücüsünün % 100 kusurlu, sigortalının kusursuz olduğunun belirtildiği, ikinci kusur raporunda ise; araç malikinin kusursuz sorumlu olduğunun belirtildiği, araç sürücüsünün % 100 kusurlu, işverenin ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği, Mahkemece kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin, tazminat dosyasında alınan kusur raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Somut olayın incelenmesinde; sigortalının, işveren tarafından hastalanması nedeniyle hastaneye gönderilmesi sırasında gerçekleşen trafik kazasında zararlandırıcı sigorta olayına maruz kaldığı anlaşılmakta olup, tazminat dosyasında alınan kusur raporunda da belirtildiği üzere, işverenin sigortalıyı ambulansla göndermemesi nedeniyle bir miktar kusurlu bulunduğu anlaşılmakta ise de, baskın kusurlu bulunmadığı gerçeği de gözetilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2)Davanın yasal dayanağı olan, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinde; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken harcama ve ödemeler yönünden maddede herhangi bir sınır öngörülmemişken; bağlanan gelirler yönünden, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamına, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere hükmedilebileceği öngörülmüş olup, Mahkemece, bir gerçek zarar hesabı yaptırılması gerekeceği açıktır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca gerçek zarar tavan hesabı yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.