YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9436
KARAR NO : 2014/3223
KARAR TARİHİ : 19.02.2014
Mahkemesi : Cihanbeyli Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 19.03.2013
No : 2010/358-2013/162
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davalı tarafından kasten öldürülen sigortalının hak sahibi eşine bağlanan aylık ve cenaze gideri nedeniyle oluşan Kurum zararının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalının sigortalının oğlu olup, haksahibi olması nedeniyle üçüncü kişi konumunda olmadığı ve Kurumun sadece, üçüncü kişi konumundakilere rücu hakkı bulunduğu gözetilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre; Bağ-Kur sigortalısı Selahattin Yılmaz, oğlu tarafından öldürülmüş, bu nedenle davalı hakkında, Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13.9.2002 tarih ve 2002/12 esas ve 266 karar sayılı kararı ile ağır tahrik altında kasten adam öldürmek suçundan verilen hapis cezasına mahkum edilerek, 1. Ceza Dairesi’nin 25.6.2003 tarih ve 2003/411 esas ve 2003/1560 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir. Anılan madde uyarınca; üçüncü kişinin suç sayılır bir eylemi sonucunda ortaya çıkan zararlandırıcı sosyal sigorta olayı nedeniyle sigortalıya veya hak sahibine yapılan sosyal sigorta yardımlarının, söz konusu üçüncü kişiden rücuan tazmininin istenmesi mümkündür.
Zararlandırıcı sigorta olayında; Devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulanmakla görevli Sosyal Güvenlik Kurumu birinci kişi, sigortalı ve hak sahipleri ikinci kişi konumundadır. Bunun dışında kalanlar üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır.
Kaldı ki; HGK’nun 15.6.2005 tarih ve 2005/10-364 esas ve 2005/390 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, hakkın kötüye kullanılması yasağı nedeniyle, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından, sigortalının mirasçısı tarafından kasten öldürülmesi halinde, bu kişilerin haksahibi olamayacakları da belirgindir.
Yukarıda belirlenen ilkeler ışığında, ceza mahkemesi kararı da gözetilerek davalının sorumluluğuna hükmetmek gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.