YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9412
KARAR NO : 2014/2271
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
Mahkemesi : Çorlu 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 14.02.2013
No : 2011/592-2013/115
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın davalı Ş.. Müt.Tic.Ltd.Şti yönünden reddine, A.. Aliminyum San. ve Tic. A.Ş. yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan A.. Aliminyum San. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararı kapsamında, Kurumun rücu hakkının, halefiyet ilkesine dayanmayıp, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı, ya da, hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, tazminat davasında alınan kusur raporunun, iş bu rücu davasında bağlayıcılığından söz edilemez.
Kusur raporlarının 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar…” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır.İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Mahkemece, konusunda ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden oluşa ve işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun kusur durumlarını saptayan kusur raporu alınarak ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
2- Dosya kapsamına göre somut iş kazası, davalı A.. Aliminyum San. ve Tic. A.Ş.’ye ait işyerinde, alüminyum profillerin vinç yardımı ile indirilip raylı arabaya yüklenmeye çalışılması sırasında, anılan işverenin işçiliğe dayalı taşeronluk hizmeti aldığı diğer davalı Ş..Müt.Tic.San.Ltd.Şti’nin sigortalısının düşmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Davalılar arasında akdedilmiş ve müteaahhitlik sözleşmesi olarak isimlendirilmiş sözleşmenin konusunun, iş sahibi A.. Aliminyum San. ve Tic. A.Ş.’nin kontrol ve yönetiminde, iş sahibi tarafından tespit edilen birim yöneticisinin verdiği ve önceden tanımlanan işlerin ifası olduğu belirgindir.
Makemece, davalılar arasındaki ilişkide, muvazaa sebebiyle asıl işveren-alt işveren durumunun olmadığı, kazalının başlangıçtan itibaren A.. Aliminyum San. ve Tic. A.Ş.’nin işçisi olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varan ilgili iş müfettişi raporundan hareketle düzenlenmiş ve hükme esas alınan kusur raporunda, davalı Ş.. Müt.Tic.San.Ltd.Şti’ye kusur izafe edilmediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 506 Sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Somut olayda, asıl iş de dahil olmak üzere, Ş..işçileri ile birlikte işyerinde davalı A..’ın işçilerinin de çalıştıklarının iş müfettişi tarafından da belirlenmiş olduğu, nitekim aralarındaki sözleme kapsamından da kontrol ve yönetimi elinde bulunduran A..’ın, gerektiğinde kendi işçilerini çalıştıracabileceği belirgin bulunmakla, davalılar arasında 87. madde anlamında asıl işveren taşeron ilişkisinin koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. A..’ın farklı mülahazalarla, işçiliğe dayalı böyle bir taşeronluk hizmeti almak istemesi ve bu sebeple aslında aralarındaki sözleşmenin muvazaalı bir işlem olduğu sonucuna varılması, Ş.. Müt.Tic.San.Ltd.Şti’nin işveren olarak kendi sigortalılarına karşı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatından kaynaklanan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacaktır.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan A.. Aliminyum San. ve Tic. A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 11.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.