YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8741
KARAR NO : 2014/2382
KARAR TARİHİ : 12.02.2014
Mahkemesi :Bursa 5. İş Mahkemesi
Tarihi :18.02.2013
No :2011/421-2013/56
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35 ve 506 sayılı Kanunun 80’inci ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanunun 80’inci maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliği haiz işverenlerin, temsil ve ilzama yetkili üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri haklı bir sebep olmaksızın ödenmeyen prim, sosyal yardım zammı ve ferilerinden dolayı Kuruma karşı işveren ile birlikte müteselsilen sorumludurlar. 5510 sayılı Kanunun 88/2 maddesi de ufak farklar dışında, anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. ” hükmünü öngörmüştür.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci maddesine göre; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilciler mal varlıklarıyla sorumludurlar. Her iki düzenlemede de sadece ortak olmak yeterli olmayıp, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, üst düzey yönetici, ya da, kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması gerekir. 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde ise; limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu düzenlenmiş, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen, ya da, tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması koşuluyla; şirket ortaklarının, sermaye hisseleri oranında sorumlu olacağı öngörülmüştür.
Davacı, şirketin 2004 Nisan ile 2008 Ekim arası dönemdeki prim borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi kapsamında kendisine gönderilen ödeme emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, ödeme emrinin 2004/4.- 6. aylara ilişkin kısmının zamanaşımı nedeniyle, 2008/3.- 10. aylar arasının üst düzey yönetici olmadığı gerekçesiyle iptaline, 2004/ 7.- 11. aylar açısından da borçtan sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Mahkemenin zamanaşımı nedeniyle iptali ilişkin kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, 506 sayılı Kanun’un 80, 5510 sayılı kanunun 88. maddesi, 6183 sayılı mükerrer 35’inci maddesi gereği davacının şirket ortağı olmasının yeterli olduğu göz önüne alındığında, hissesi araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.