Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/8240 E. 2013/20708 K. 08.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8240
KARAR NO : 2013/20708
KARAR TARİHİ : 08.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, kusur farkından kaynaklanan eksik rücu alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalılardan … Nebati Yağ San. ve Ticaret Limited Şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Dr. … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, 506 sayılı yasaya dayalı olarak işverenler aleyhine açılan rücuan tazminat davalarında; süregelen mevcut uygulama dışında, herhangi bir etkileşim ve değişim öngörülmediğinden, Borçlar Kanununun 332/I maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/I maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zamanaşımının başlangıcı konusuna gelince; 506 sayılı Yasada zamanaşımının (özel olarak) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten de Borçlar Kanunun 128 maddesinde: “Zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı, bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, masraflar için sarf ve ödeme, gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde zararın öğrenmiş olacağının ve zamanaşımının bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
Diğer taraftan, yargı kararları ve öğretide kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir. (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt:II sayfa:1541 v.d) Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. Y.HGK.20.3.1968 gün ve 1968/9-210 E. ve 151 K., 3.7.2002 gün ve 2002/9-564 E. ve 572 K.,09.10.2002 gün ve 2002/9-808 E. ve 2002/801 K.sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, gelir onay tarihi 16.01.2002 tarihi olup, dava tarihi olan 02.08.2011 tarihi itibarıyla peşin değerli gelir yönünden zamanaşımının gerçekleşmediğine ve geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi gideri yönünden ise; zamanaşımının gerçekleştiğine ilişkin Mahkeme kabulü yerindedir. Bununla birlikte, zamanaşımı definde bulunmayan davalı …’in tedavi gideri ve geçici iş göremezlik ödeneği yönünden teselsüle dayalı olarak talepte bulunulmuş olması nedeniyle bakiye kusur farkına tekabül eden miktarın tamamından sorumlu olacağı gözetilmeksizin sadece kendisine ait kusur karşılığından sorumlu tutularak eksik rücu alacağına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. Maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. Maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç :Hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan “506,60” rakamının silinerek, yerine “1.678,37” rakamlarının yazılmasına, harca ilişkin üçüncü bendinde yer alan “1.560,13” rakamlarının silinerek, yerine “1.530,04” rakamlarının yazılmasına, üçüncü bendin sonuna “99,69 TL harcın ise davalı …’ten tahsili ile Hazineye irat olarak kaydedilmesine” cümlesinin yazılmasına,vekalet ücretine ilişkin dördüncü bendinde yer alan “3.139,13” rakamlarının silinerek yerine “3.083, 38” rakamlarının yazılmasına, dördüncü bendin sonuna “229,00 TL vekalet ücretinin ise davalı …’ten alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan … Nebati Yağ San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınmasına, 08.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.