Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/7847 E. 2014/10101 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7847
KARAR NO : 2014/10101
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Mahkemesi : Samsun 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 21.09.2012
No : 2008/335-2012/664

Davacı, 01.12.1984 – 30.12.1984 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılığının ve 26.01.1987 -30.04.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılığının iptali ile 01.02.1984 – 30.11.1994 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalı olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; davacının 23.01.1984 tarihli giriş bildirgesine istinaden 01.02.1984 tarihinden itibaren isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığı başladığı, 30.11.1994 tarihinde isteğe bağlı sigortalılığı terkin edildiği, ancak Kurum tarafından davacının 01.12.1984 – 30.12.1984 tarihleri arasında davalılardan M.. G..’e ait işyerinde 30 gün SSK’lı çalışması nedeniyle isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığında 30.11.1984 tarihi itibariyle terkin verildiği, yine davacının, Gaziler Vergi Dairesi’nden Kuruma intikal eden 09.02.1987 tarihli yazıya istinaden davacının Gaziler Vergi Dairesi’ndeki 26.01.1987 – 30.04.1987 tarihleri arasındaki bakkallık faaliyetinden vergi mükellefiyetine istinaden 26.01.1987 – 30.04.1987 tarihleri arasında Kurum tarafından zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı kabul edildiği, davacının Kurum tarafından isteğe bağlı sigortalılığı iptal edilmeden önce, alınan 16.07.2004 tarihli Bağ-Kur hesap dökümünde davacının 01.02.1984 – 30.11.1994 tarihleri arası isteğe bağlı sigortalılığında 01.02.1984 – 30.04.1984 ve 30.06.1997 – 31.10.1997 tarihleri arasında prim ödemeleri olduğu, davacının 22.061.542,00 TL (Eski TL) fazla ödemesi olduğu ve 1997 yılı affından yararlandığı, davacının SSK hizmet cetvelinde ise 01.12.1984 – 30.12.1984 tarihleri arasında 30 gün davalı M.. G..’e ait işyerinde çalışmaları olduğu, yine davacının farklı bir iş yerinden 01.07.1991 – 10.03.1992 tarihleri arasında 245 gün çalışmaları olduğu görülmektedir.
Bu tespitler çerçevesinde, davanın yasal dayanağı, 1479 sayılı Yasanın 24, 25 ve 79. maddeleri ile 506 sayılı Yasanın 2.maddesidir.
Mahkemece, davacının Gaziler Vergi Dairesindeki bakkallık mesleğine dair yoklama belgelerinin bulunmadığı ve Kurumun davacının işyeri adresine hitaben 18.03.1987 tarihli yazısının PTT tarafından adreste bulunulmaması nedeniyle iade edildiği ile ilgili bilgiler ile dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile davalı M.. G..’in işyerinde çalışmaları olan tanık beyanları ve işe giriş bildirgesindeki imza incelemesine istinaden davacının 01.12.1984 – 30.12.1984 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa kapsamındaki hizmetlerinin ve de 26.01.1987 -30.04.1987 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu esnaf Bağ-Kur hizmetlerinin iptaline, 01.02.1984 – 30.11.1994 tarihleri arasında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kaydının yapıldığı tarihte yukarıda açıklanan 3165 sayılı Kanun ile getirilmiş şekli yürürlüktedir ve sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme doğrultusunda çözümlenmelidir. Belirtmek gerekirse anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine ve meslek kuruluşuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda ve vergi kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, varılacak sonuç uyarınca, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunup bulunmadığı tereddütsüz belirlenerek, zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde tespit edilmelidir. Yapılacak araştırma sonucu, davacının ihtilaf korusu dönemde, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılık şarlarını taşıması halinde, 1479 sayılı Yasanın 79. maddesine istinaden isteğe bağlı sigortalılık şartları açısından makul bir sürenin geçip geçmediği irdelenerek, davacının isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığı değerlendirilmeli, ayrıca 01.07.1991 – 10.03.1992 tarihleri arasında 245 gün 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalılık içeren çalışmaları olduğu gözetilmeli ve tüm dosya kapsamından varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.