Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/7555 E. 2013/16675 K. 17.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7555
KARAR NO : 2013/16675
KARAR TARİHİ : 17.09.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, asıl davada kesilen ölüm aylığının tekrar bağlanması gerektiğinin tespitiyle yasal faiziyle ödenmesi; birleşen davada ise yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıklarının geri alınması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle asıl davanın kabulüne, ölüm aylığının kesilmesi yönündeki kurum işleminin iptali ile tekrar bağlanması gerektiğinin tespiti ve aylıkların hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine; birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı – birleşen dosyada davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı asıl davada, babasından dolayı bağlanan ölüm aylığının boşanmış olduğu eşiyle fiilen birlikte yaşadığından bahisle kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ve yasal faiziyle ödenmesini talep etmiş olup; birleşen davada ise davacı Kurum, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, 24.10.2008–23.04.2011 döneminde yersiz ödendiğinden bahisle istirdadını istemiş; Mahkemece, boşanılan eşin akrabalarının yanında yaşadığı, daha sonra İzmit iline gittiği, müşterek çocuklarının vefatı nedeniyle İskenderun iline geri döndüğü, davacı …’nin ikamet etmiş olduğu konutun üst katına kaba inşaat halinde bulunan bir göz oda yaptırarak burada yaşamaya başladığının tanık beyanları ve kolluk araştırmasıyla doğrulandığından bahisle, birlikte yaşama olgusunun gerçekleşmediği gerekçesi ile, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Somut olayda, asıl davada davacı …’ye 28.05.2003 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıktan sonra hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla 01.06.2003 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, 27.02.2007 tarihinde……. tarafından kaydedilen ve ikametgah olarak bildirilen her iki adresinde aynı olduğu; abone bilgileri, seçmen kayıtları, kolluk araştırmasında da adresin aynı olduğunu doğrular nitelikte bilgilere ulaşıldığı, dolayısıyla talep konusu dönemde aynı adreste ikamet ettiklerinin anlaşılması karşısında; boşanılan eşin, davacının oturduğu müstakil evin ikinci katına kaba inşaat yaparak bir göz odaya yerleştiği, adres aynı olsa da kendilerinden bağımsız olup birlikte yaşama olgusunun gerçekleşmediğine yönelik hayatın olağan akışına uygun düşmeyen savunmaya itibar edilmesi isabetsizdir.
O halde Mahkemece yapılacak iş; davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin aynı olduğu göz önüne alınarak; tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, talep konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları yerde görev yapmış/yapmakta olan, imam, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı – birleşen dosyada davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.