YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6965
KARAR NO : 2014/4308
KARAR TARİHİ : 03.03.2014
Mahkemesi :Kahramanmaraş İş Mahkemesi
Tarihi :27.11.2012
No :2008/252-2012/724
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, davalı işverenler vekilinin yokluğunda verilen hükmün, davalı işverenler vekili tarafından 02.04.2013 tarihinde öğrenildiği iddia edilerek, 02.04.2013 tarihli temyiz dilekçesiyle, 15.02.2013-15.04.2013 tarihler arasında sağlık raporu bulunduğunu, gerekçeli kararın muhtara tebliğ edildiğini ve tebliğin usulsüz olduğunu belirterek davanın esasına ilişkin olarak kararın bozulmasını talep ettiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın, 95. maddesi eski hale getirme ile ilgili olarak,
1-Elde olmayan sebeplerle, Kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapmayan kimse eski hale getirme talebinde bulunabilir.
2-Süresinde yapılmayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hale getirme dışında başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa eski hale getirme talebinde bulunulamaz, düzenlemesini içermektedir.
HMK 98 /2 maddesine göre, eski hale getirme istinaf yoluna başvuru hakkının düşmesi halinde bölge adliye mahkemesinden, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi halinde ise Yargıtay’dan talep edilir.
Sıralanan yasal düzenlemeler, eski hale getirme isteminde bulunabilmeyi; sürenin arzu ve ihtiyar dışında kaçırılmış olması; yeniden süre elde edebilmek için kanun yollarına başvurmanın olanaksız bulunması; eski hale getirme talebinin HMK 96. maddesinde öngörülen sürede dile getirilmesi koşullarına bağlamıştır. Davacı vekilinin, bu düzenlemeler karşısında temyize başvuru dilekçesinin eski hale getirme dilekçesi olarak kabul edilebilerek, davalı Kurum ve davalı işveren vekillerinin temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere , “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar , kamu düzenine ilişkin olduğundan , özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
Eldeki davada, davacı, 1989 Şubat – 31.01.2008 tarihler arasında davalı işverenlere ait çiftlikte geçen çalışmalarının tespitini talep etmiş olup davacının, talep konusu dönemler içinde, 10.05.1995-30.06.1995, 01.09.1998- 03.02.2000, 24.10.2005 – 02.12.2005 tarihler arasında dava dışı işyerlerinden bildirimlerinin bulunduğu, Mahkemece, kısmen kabul kararı verilerek, 2000 yılına kadar ki çalışmaların hak düşürücü süre sebebiyle reddedildiği, 04.02.2000- 23.10.2005 tarihler ile, 03.12.2005-31.01.2008 tarihler arası davalı işyerinde geçen çalışmaların ise tespitine hükmedilmiştir.
02.09.2009 tarihli Jandarma Tutanağı’na göre, çiftliğin büyüklüğünün 15 dekar olduğu, tarım hayvancılık işi yapıldığı, çifliği 2000-2009 tarihler arasında A.. Ö.., daha sonra ise Bekir Özsoy tarafından işletildiği, dinlenen tanık beyanlarına göre, davacının traktör şoförlüğü yaptığı, yağışlı günlerde çalışmadığı, çifliği önce davalı H.. Ö..’ün daha sonra ise M.H. Ö.’ün işlettiği hususlarının belirlendiği, bu haliyle davalı işyerini kimin işlettiği noktasında şüphe ve tereddüt oluştuğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Mahkemece öncelikle, 02.09.2009 tarihli Jandarma Tutanağı’nda işverenlerin farklı kişiler olduğu dikkate alınarak, çalışmaların geçtiği iddia edilen çiftliğinin tapu sicilinde kim adına kayıtlı olduğu, çiftliği kimin kendi nam ve hesabına işlettiği,davalıların, anılan yerin sahibi yada kira ve benzeri hukuki ilişkiler sonucu işleticisi olup olmadıkları araştırılarak, gerçek işverenlerin tespit edilmesi, farklı işverenlerin tespiti halinde HMK’nın 124. maddesine istinaden davaya dahil edilmesi ve hangi dönemde hangi işveren yanında çalışmaların geçtiği hususunun şüpheye mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, ihtilaf konusu dönemde çiftliğin faal olup olmadığı Tarım İlçe Müdürlüğünden sorularak ve mahallinde zabıta marifeti ile araştırılmalı, İlgili Jandarma Tutanağı’nın işyerinin kapsam ve kapasitesini belirlemek bakımından yeterli olmadığı dikkate alınarak davalı işverenlere ait çiftliğin mevki ve yüzölçümü, içinde bulunan bina ve müştemilatları ile ahırda görülen hayvan sayısı, tarla ve bahçede mevcut ağaçların tespit edilmesi, davacının çalıştığı iddia olunan traktörün tescilinin kime ait olduğunun belirlenmesi gerekirşe bu hususların tespiti açısından mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif yapılmalı, çiftliğin hacmine göre kaç işçinin çalıştığının, giderek davacının çiftlikte tam olarak ne iş yaptığının, sürekli bir çalışması bulunup bulunmadığının, ailesi ile birlikte çiftlikte yaşayıp yaşamadığı hususlarının tespitiyle çalışmaların geçtiği iddia edilen çiftliğe komşu çalışan yada oturanlar zabıta marifetiyle belirlenmeli, çiftliğin bulunduğu köyün ihtilaf konusu dönemdeki muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri tespit edilerek, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak taraflar arasındaki ilişkinin niteliği tereddütsüz şekilde belirlenerek, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde H.. Ö.. ve M.. Ö..’e iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.