Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/6827 E. 2014/3570 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6827
KARAR NO : 2014/3570
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

Mahkemesi : Gaziantep 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 05.03.2013
No : 2009/249-2013/117
Davacı : R.. D.. adına Av. H.. K. K..
Davalılar : 1-S.. B.. adına Av. İ.. A..
: 2-A.. K.. adına Av. S.. A..

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 15.05.1996-25.05.2005 tarihler arasında davalı işverene ait minibüste şoför olarak geçen çalışmaların tespitini talep etmiş olup, davacının, bu dönemde davalı işveren tarafından Kurum’a bildirilmiş hizmetlerinin bulunmadığı, Mahkemece, yapılan araştırma neticesinde davanın sübuta ermediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır .
Uyuşmazlık, davacının talep konusu dönemde davalı işyerinde fiili olarak çalışıp çalışmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu konuda, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Dosya kapsamında, davacı ve davalı vekili arasında düzenlenmiş, 04.09.2006 tarihli ibranamenin, davacının, davalı işveren yanında geçen 15.05.1996-25.05.2005 tarihler arasındaki işçilik alacaklarını aldığına dair olduğu göz önüne alınarak, davalı işveren ibranamenin aksini aynı güçteki delillerle ispatlaması gerektiği için delilleri sorulmalı, bu dönemde işçilik alacağına ilişkin dava açılıp açılmadığı araştırılması, talep konusu dönemde davalı işverenin aracının kimler tarafından kullanıldığının yöntemince araştırılması, mezkur dolmuşta davacı ile birlikte vardiyalı olarak çalışan kişi yada kişiler ve işveren bordrolarında kayıtlı kişiler ile yoksa aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler ve gerektiğinde davacının çalışmalarını bilebilecek tarafsız tanıklar yöntemince gerekirse re’sen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; tanıkların Kurum kayıtlarında görünen çalışmalarına ilişkin belgeler getirtilerek şoför olarak çalışıp çalışmadıkları, çalışmışlarsa işverenlikleri araştırılarak beyanları denetlenmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.