YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6390
KARAR NO : 2014/2310
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
Mahkemesi : Osmaniye İş Mahkemesi
Tarihi : 05.12.2012
No : 2012/349-2012/94
Dava, 1479 (5510 sayılı Yasanın 4/1-b) sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ–Kur sigortalılık süresinin tespiti ile 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırma hakkından faydalanma istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan ve 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 18. maddesinde; bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 gününden itibaren başlayacağı, ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıklarının, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları, 20.04.1982 – 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemeleri, belgelenen bu sürelere ilişkin olarak hesaplanacak prim borçlarını, tebliğ tarihinden itibaren (1) yıl içinde ödemeleri kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun “1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlığını taşıyan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 8. maddesinde ise; bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğünün bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlayacağı, ancak, bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 04.10.2000 tarihi arasında geçen vergi yükümlülük süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (6) ay içinde istemde bulunması durumunda, vergi yükümlülük sürelerinin tamamı için borçlanma tutarının hesaplanacağı ve sigortalıya tebliğ edileceği, sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren (6) ay içinde ödemesi halinde, bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği hüküm altına alınmış olup, geçici 18. maddede öngörülen başvurusu süresi 02.02.2004 günü, geçici 8. maddede yazılı başvurusu süresi ise 01.04.2009 tarihi mesai bitimi itibarıyla sona ermiştir.
17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasa ile değişik 5510 sayılı Yasa’nın 4/b maddesinde hizmet aktine bağlı olmaksızın kendi adı ve hesabına bağımsız çalışanların sigortalılıkları için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı yeterli görülmüştür.
Somut olayda; dava, davacının 15.02.1982 – 14.01.1988 tarihleri arasındaki vergi kaydı ile 31.10.1984 – 11.10.2010 tarihleri arasındaki sicil kaydına istinaden Bağ-Kur (5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında) sigortalılık süresinin tespiti ile 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırma hakkından faydalanma istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava dilekçesi ekindeki Kurum varidesi bulunmayan Bağ-Kur sigortalılık belgesinde; davacının, Osmaniye Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Memurluğunda 30.12.1984 – 11.10.2010 tarihleri arasında üyeliği bulunduğu, 15.02.1982 – 14.01.1988 tarihleri arasında Osmaniye Vergi Dairesinde oto makas mesleğinden vergi mükellefiyeti bulunduğu, Osmaniye Madeni Sanatkarlar Odasından gelen evraklardan davacının ilgili odaya 06.03.1982 tarihinde kayıt olduğu, mahkemece, Kurumdan davacının Bağ-Kur şahsi dosyası istendiği, Sakarya Sosyal Güvenlik Merkezinin davacıya ait Tarım Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin şahsi dosyasını gönderdiği, davacının SSK (5510 SY’nın 4/1-a) hizmet döküm cetvelinde, 1994/2, 1995/1-3, 1996/1, 1997/1, 1998/1 ve 15.09.2006 – 01.01.2008 tarihleri arasında çalışmaları olduğu, mahkemece, davacının 5510 sayılı Yasanın 4/1-b bendi (Bağ-Kur) kapsamında sigortalı olarak kayıt ve tescilinin bulunmadığı, 01.10.2008 tarihine kadar da vergi kaydının olmadığı belirtilerek 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında sigortalılığı bulunmadığından 6111 sayılı Yasadan da yararlandırılmasının mümkün olmayacağı gerekçesi ile davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, Osmaniye Madeni Sanatkarlar Odasının üye kayıt defterinin sayfa suretinde davacının isminin bulunduğu bölümün sonunda son rakamları okunamayan Bağ-Kur numarası olduğu, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarında, davacının Osmaniye İlinden sonra, Adana İlinde de çalışmaları olduğuna ilişkin beyanlar ile davacının talebinin 01.10.2008 tarihleri sonrasına ilişkin 5510 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin tespitini de kapsadığı gözetildiğinde ve açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde dava değerlendirildiğinde; Osmaniye Madeni Sanatkarlar Odası üye kayıt defterinde belirtilen Bağ-Kur sicil numarası tespit edilmeli, davacıya ait 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur kaydı olup olmadığı araştırılmalı, Bağ-Kur kaydının bulunması halinde şahsi dosyası celbedilmeli, davacının tescil başvurusu, prim ödeme olgusu, yukarıda belirtilen süreler içerisinde vergi borçlanma istemi şartları irdelenmeli, davacının mesleğini icra ettiği sırada bağlı olduğu vergi daireleri/mal müdürlüklerinden vergi kaydı ile Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Memurluğunda kaydı olup olmadığı araştırılmalı; vergiden muaf bir çalışma olup olmadığı irdelenmeli; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.