Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/6052 E. 2014/404 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6052
KARAR NO : 2014/404
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

Mahkemesi : Siirt 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 06.11.2012
No : 2009/520-2012/1555

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı S.. B.. vekili ve davalılardan B.. B.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 14.05.2001 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin, kazaya sebep olan aracın sürücüsü, işleteni ve işvereni ile sigorta şirketinden rücuan tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, davalı sürücü B.. B.. yönünden davanın kabulüne, kusursuz bulunduğu belirtilen K.. M.. ile hukuken rücuen sorumluluğu bulunmadığı belirtilen sigorta şirketi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
1-506 sayılı Kanunun 87.maddesi hükmünde tanımlandığı üzere taşeron; bir işte ya da bir işin bölüm veya eklentilerinde asıl işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3.kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenlerde asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş yada işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Somut olayda; ölen sigortalının işverenin B.. İnş. San. Ltd. Şti olduğu ve adı geçen dava dışı şirketin, davalı K.. M..nden “karayolları bakım ve onarım” işini aldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, B.. İnş. San. Ltd. Şti ile K.. M.. arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin araştırılmaması ve bu bağlamda asıl işveren alt işveren olarak kusur oran ve aidiyetlerinin tartışılmaması,
2-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesine göre, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadırlar. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek, müstahdeminin kusurundan ve gerekse, bizzat kendi kusurundan doğacak mali mesuliyetini temin etmektedir. Bu yönden sigorta şirketleri işletenin yada şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limit dahilinde kefili durumundadır. Karayolları Trafik Kanuna göre zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunlu bulunmakla beraber, bu tür sigorta sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklaması ile sigorta sözleşmesi poliçeye bağlanmak suretiyle kurulur.
Somut olayda; Sigorta şirketinin sözleşmeden doğan poliçe limiti ile sorumluluğu bulunduğunun gözetilmemesi,
3-Bu tür rücu davalarında; kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle, zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu, kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, tarafların kusur oran ve aidiyetleri, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile trafik konusunda uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır.
Somut olayda; iki kusur raporu alındığı, Makine Mühendisi ve Trafik Bilirkişilerinden alınan ilk raporda K.. M.. % 20, B.. İnş. San. Ltd. Şti’ne % 20, sürücü B.. B..’ya % 60 kusur verildiği, alınan 2. kusur raporunda sürücü B.. B.. %100 kusurlu, K.. M.. kusursuz bulunduğu, mahkemece bu çelişki giderilmeden ikinci kusur raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin saptanması bakımından, davaya konu trafik iş kazasının meydana gelmesinde; asıl işveren-taşeron ilişkisi irdelenerek davalıların, sigortalının veya 3. kişilerin kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda, oluşa ve kanuna uygun olarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile trafik konusunda uzman bilirkişilerden kusur raporu aldırılarak bu çelişkinin giderilmemiş olması ,
Kabule görede; sigortalı hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değerlerinin toplamının 21.080,86-TL olmasına rağmen, 53.001,19-TL olarak gösterilmesi ve yine faiz başlangıcı, gelirler yönünden, gelir bağlama kararının Kurumun yetkili organınca onaylandığı tarih 08.11.2001 olmasına rağmen, 27.07.2004 tarihinin yazılmış olması isabetsizdir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.