Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/5250 E. 2013/11794 K. 28.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5250
KARAR NO : 2013/11794
KARAR TARİHİ : 28.05.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

KARAR

Dava, 01.10.1979 tarihinde bir gün sigortalı çalışmanın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.10.1979 tarihi olarak tespitini talep etmiş ise de, davalı Kurum vekili çalışmanın geçtiği iddia olunan yerin Kastamonu sınırları içinde olması nedeniyle, yetkili mahkemenin Kastamonu İş Mahkemesi olduğunu ileri sürmüş, Mahkemece, … ilinde vekille takip imkanı olan davalı Kurumun şubesi olması gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun genel yetki kuralını içeren 9. maddesinde, her davanın, Kanunda  aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görüleceği, davalının ikametgahı belli değilse, davaya Türkiye’de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılacağı belirtilmiş, 17. maddesinde, gerçek veya tüzel bir kişinin çeşitli yerlerde şubeleri bulunduğu takdirde o şubenin işleminden dolayı iflas davası ayrık olmak üzere o şubenin bulunduğu yerde de dava açılabileceği açıklanmış, bununla birlikte 9. maddeye koşut hüküm içeren 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde, iş mahkemelerinde açılacak her davanın, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği bildirilmiş, 15. maddesinde ise, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, ayrıca 01.10.2011 günü yürürlüğe girerek 1086 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Genel Yetkili Mahkeme”
başlığını taşıyan 6. maddesi ile “Şubeler ve Tüzel Kişilerle İlgili Davalarda Yetki” başlıklı 14. maddesinde de aynı yetki hükümlerine yer verilmiştir.
Tüm davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, 1086 ve 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Başka bir anlatımla, her dava, Kanunda aksine hüküm öngörülmediği takdirde, açıldığı tarih itibarıyla davalının yerleşim yeri sayılan yer mahkemesinde görülür. Anılan genel yetki kuralının yanında, bazı davalar için başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmış olup, istisna niteliğindeki bu düzenlemelere özel yetki kuralları denilmektedir. Özel yetki kurallarının kamu düzenine ilişkin olmadığı, özel yetkinin genel yetkiyi kaldırmayıp her iki kuralın beraber uygulandığı, davacının her iki yetki düzenlemesi arasında seçim hakkı bulunup davasını, öngörülen iki mahkemeden birinde açabileceği temel ilke olmakla birlikte, bazı davaların mutlak surette belli bir yer mahkemesinde açılması benimsenmiştir ki, bu durumda kesin yetki söz konusudur. Diğer taraftan, tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yeri sayılan merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir. Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak, şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasında yalnız başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2008 gün ve 2008/10-329 Esas – 2008/334 Karar, 16.04.2008 gün ve … Esas – 2008/335 Karar, 08.07.2009 gün ve 2009/10-236 Esas – 2009/345 Karar, 14.10.2009 gün ve … Esas – 2009/427 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davalı Kurum vekilinin yetki itirazı incelenerek, uyuşmazlığın şube işleminden kaynaklanmaması halinde yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.