Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/4361 E. 2013/21467 K. 18.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4361
KARAR NO : 2013/21467
KARAR TARİHİ : 18.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, davacının davalı işveren yanındaki prime esas kazanç tutarının belirlenerek, bu tutarlara göre yaşlılık aylığı miktarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalıların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77. maddesidir. Anılan maddede; “Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında:
a)Sigortalıların o ay için hakettikleri ücretlerin,
b)Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c)İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı esas alınır.
Şu kadar ki, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, aynî yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur…” denilmektedir. “Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur” bölümü 01.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun ile anılan maddenin ikinci fıkrasına son cümle olarak eklenmiştir.
Görüldüğü gibi, anılan madde hükmünde hangi kazançların prim hesabına esas alınamayacağı sayma yöntemiyle belirlenmiş olup, Türk pozitif hukukunda egemen olan kurala göre, ayrık hükümler genişletici değil, daraltıcı yoruma tabidirler ve anılan kural, 23.05.1960 tarihli 11/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır.
Bu kararda sigortalılara ödenen yemek paralarının ayni yardım niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmış ve prime esas kazancın belirlenmesinde dikkate alınamayacağı görüşü benimsenmiştir. Bunun dışında Yargıtay uygulamasında bazı kararlarda, teknik personele ödenen şantiye ve arazi zammını, hasta sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği, toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalıya ödenen araç ücreti, çiğden verilen erzak, elbise dikiş ücreti, yakacak ve yakıt parası ve toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalıya ödenen yemek parası aynî yardım niteliğinde görülmüştür.
İnceleme konusu dosyada; bilirkişi tarafından yapılan aylık hesabında, sair yardım adı altında yapılan ödemelerin de prime esas kazanca dahil edildiği görülmekle, öncelikle, davalı işveren tarafından yapılan bu ödemelerin niteliği ve içeriği belirlenmeli, gerektiğinde işyeri kayıtları üzerinde yapılacak incelemeyle sair yardım ödemesi adı altında yapılan ödeme kapsamındaki her bir unsurun, prime esas alınacak nitelikte kazanç olup olmadığı tespit edilmeli, varılacak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
İkramiye adı atındaki ödemeler yönünden ise; 11.07.1956 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6772 sayılı Kanunun 1. maddesi ile “… belediyeler ve bunlara bağlı teşekküler, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır.” hükmü getirilmiş, anılan Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrasında ise “… Bu tediyelerden çeşitli işçi sigortalarının icabettirdiği
primler kesilmez ve bu paralar borç için haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Hal böyle olunca, davacıya yapılan ödemelerin anılan yasal düzenleme çerçevesinde yapılan ilave tediye mi? yoksa, toplu sözleşme ve benzeri hükümler çerçevesinde davacıya işverence yapılan ve 77. madde kapsamında pirime esas kazanca dahil olan ikramiye mi? olduğu belirlenerek, Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E., 2005/413 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, varılacak sonuca göre, 506 sayılı Yasanın 61 ve geçici 82. maddeleri çerçevesinde, davacının yaşlılık aylığı miktarı gerek Kurumdan sorularak, gerekse alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan … Bel. Bşk.’na iadesine, 18.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.