Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/3675 E. 2013/21475 K. 18.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3675
KARAR NO : 2013/21475
KARAR TARİHİ : 18.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, eksik hesaplandığı iddiasıyla yaşlılık aylığı miktarının tespiti ve farklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya 01.04.1984 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının yaşlılık aylığının eksik hesaplandığı gerekçesiyle yeniden hesaplanmasını talep ederek dava açmış olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının yaşlılık aylığına 2003 yılında %2,6 ve 2007 yılında %2,25 oranında olmak üzere artış yapılması gerektiği gerekçesiyle, davacının 334,56 TL. maaş farkı alacağı ile dava tarihi itibariyle 169,29 TL. faiz alacağının tahsiline karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan ve 08.09.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanunun Geçici 4’üncü maddesinde “Bu Kanunun 24’üncü maddesinin yürürlüğe gireceği tarihe kadar, bu Kanunun 16’ncı maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen Ek 38’inci maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumundan gelir ve aylık almakta olanlara yapılan ödemeler ile 29’uncu maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 36’ncı maddesinin son fıkrasına göre Bağ-Kur tarafından ödenen aylıklarda dönem sonunda kadar yapılan artış oranının, aynı dönemin başında memur aylıklarında yapılan ortalama artış oranının altında kalması halinde, söz konusu ödemeleri aradaki fark kadar artırmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu” hükmüne yer verilmiş ve bu yetki Kanununa dayanılarak çıkarılan ve 01.11.2002 tarihinde yürürlüğe giren 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında “4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen Geçici 4’üncü maddesine göre; 506 sayılı Kanunun Ek 38’inci maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumundan gelir, emekli ve diğer aylık Almakta olanlara yapılan ödemeler ve 1479 sayılı Kanunun 36’ncı maddesinin son fıkrasına göre Bağ-Kur tarafından ödenen emekli ve diğer aylıklarda 01.01.2002 –
31.12.2002 tarihleri arasında yapılan artış oranı ile aynı dönemde memur aylıklarında yapılan artış oranından kaynaklanacak fark Aralık ayında hesaplanarak, söz konusu aylık ve ödemelere yansıtılacağı” karara bağlanmış ise de; anılan karar 17.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 11 ve 12’nci maddeleri ile 01.11.2002 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılarak, 506 ve 2925 sayılı Kanunlara göre gelir ve aylık alanlar için yeni bir artış düzenlemesi yerine sosyal destek ödemesi öngören başka bir düzenleme getirilmiş ve bu düzenleme de kararın 11’inci maddesinde belirtildiği üzere 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık; 01.11.2002 tarihinde yürürlüğe giren 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu Kararını 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile baştan itibaren yürürlükten kaldırılmasına rağmen kararın yürürlükte olduğu 01.11.2002 – 01.01.2003 tarihleri arasındaki süre itibariyle davacı yararına uygulanıp Aralık 2002 aylığının bu karar uyarınca artırılıp artırılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bakanlar Kurulu Kararı düzenleyici bir işlem olup; objektif hukuk kuralı niteliğindeki bir düzenleyici işlemin yürürlüğe girdikten bir süre sonra baştan itibaren kaldırılması durumunda yürürlükte kaldığı sürede şahıslar yararına kazanılmış hak oluşturabilmesi için, kuralın ilgilisi olan kişi hakkında uygulanmış ve kişiselleştirilmiş olması gerekir. Başka bir deyişle; kazanılmış haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni düzenlemeden önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması veya düzenleyici işlemin başlangıçta yöneldiği belirsiz sayıdaki kişileri hedef alma özelliği somutlaşarak bireysel işleme dönüşmesi gerekir. Dava konusu olayda, sonradan yürürlüğe giren 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlük tarihinden itibaren ortadan kaldırılan 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının davacı açısından kişiselleştiğini gösteren bir işlem yapıldığına ilişkin bir belge dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle; anılan Bakanlar Kurulu Kararının davacı hakkında bireysel bir işleme dönüşüp dönüşmediği ve giderek bu karar ile davacının somut bir hak elde edip etmediği davalı Kurumdan sorulduktan sonra, deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
01.01.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5565 sayılı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 30’uncu maddesinin 6’ncı fıkrasında ise, “506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre gelir ve/veya aylık ödenenlere, bu kanunlar gereğince ödenmekte olan gelir ve/veya aylık tutarlarında (506 sayılı Kanuna göre gelir ve/veya aylık ödenenlerin bu Kanunun geçici 76’ncı maddesine göre yapılan telafi edici ödemeler dahil), 2006 yılı için 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanuna göre yapılan yıllık kümülatif artış oranı ile aynı dönemde memur aylıklarında katsayıların yükseltilmesi suretiyle yapılan kümülatif artış oranı arasındaki farkı telafi edecek şekilde hesaplanacak fark tutarları 2006 yılı Temmuz – Aralık ayları ödeme dönemleriyle sınırlı olmak üzere bir defada ayrıca ödenir. 2006 yılı ikinci altı aylık
döneminde altı aydan daha az süreyle gelir ve/veya aylık almış olanlara yapılacak ödemelerde fiilen yararlanılan gelir ve/veya aylık ödeme döneme sayısı dikkate alınır. Bu şekilde yapılacak ödemenin bir aylık tutarının 2006 yılı Aralık ayı ödeme dönemi gelir ve/veya aylık tutarına ilave edilmesi sonucunda bulunacak tutar, 2007 yılı Ocak ayı ödeme döneminde yapılacak artışlara esas alınır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Söz konusu düzenleme uyarınca Kurumun 29.01.2007 tarih 2007/8 sayılı Genelgesinde bu yasal düzenleme dikkate alınarak 2006 yılı memur aylıklarında kat sayı yükseltilmesi nedeniyle kümülatif artış %7,5 oranında gerçekleşmesine rağmen aynı dönemde 5454 sayılı Kanuna göre 506 ve 2925 sayılı Kanunlara göre ödenen gelir ve aylıklardaki kümülatif artış oranı %6,09 oranında gerçekleştiğinden aradaki farkın kapatılması için %1,33 oranında artış yapılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının yaşlılık aylığının da %1,33 oranında artırıldığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı halde bilirkişinin hesabına göre bu artış oranı farkının %3,58 olduğu kabul edilerek sonuca gidildiğinden, mahkemece resmi Kurumlardan bu kümülatif artış oranlarının açıkça kaç olduğunun sorulup aylığa yansıtılacak fark oranın belirlenmesi gerekirken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi isabetsizdir.
Yapılacak iş; 5565 sayılı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun 30. maddesinin 6. fıkrasında öngörülen yıllık kümülatif artış oranlarını ilgili resmi Kurum ve Kuruluşlardan (TUİK, Maliye, Emekli Sandığı gibi) sormak, Kurumun bu Yasa’ya dayanarak çıkardığı 2007/8 sayılı Genelgedeki %1,33 fark artış oranı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen %3,58 fark oranın neden çelişkili olduğu da bilirkişiye açıklattırmak suretiyle, davacının aylığında bu yasa uyarınca uygulanması gereken artışın yapılıp yapılmadığı, varsa eksik kısmının belirlenmesi için alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden rapor almak suretiyle sonuca gitmektir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.