YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2908
KARAR NO : 2014/2286
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
Mahkemesi :Bor Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :03.11.2011
No :2011/122-2011/364
Dava, trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya yapılan tedavi harcamaları ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin 506 sayılı Yasanın 39. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı V.. M.. ve davalı İ.. M.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın reddine dair önceki hüküm; davacı Kurumun temyizi üzerine Dairemizin 22.02.2011 tarih ve 2011/772-2086 sayılı ilamıyla; “…Dava, 28.12.2002 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya kurumca ödenen tedavi giderinin 2/8’i, geçici iş göremezlik ödeneği ile posta masrafının ise %100’ü olmak üzere toplam 17.812 TL sosyal sigorta yardımının 506 sayılı Yasanın 39. maddesine göre tahsiline ilişkindir. Gerek kamu davasına dayanak kılınan Adli Tıp Kurumu raporu, gerekse işbu dosyada alınan kusur raporu birbirini teyit ederek, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde davalı araç sürücüsüne 2/8, sigortalıya 6/8 oranında kusur izafe edilmiştir.
Somut olayda, davalı sigorta şirketinin, 27.01.2005 tarihinde tebliğ edilen ödeme yazısına konu 2/8 kusur karşılığı 9.811,68 TL masraf ve 04.02.2005 tarihinden itibaren hesaplanan 488,40 TL faiz olmak üzere toplam 10.300,08 TL olarak davadan önce ve 15.04.2005 tarihinde Kuruma ödediği, davaya konu toplam alacak tutarının 38.430,99 TL olup 2/8 kusur karşılığının 9.607,74 TL’ye tekabül ettiği ve söz konusu tutarın sigorta şirketi ödemesi ile davadan önce tamamen karşılandığı sabit olmakla, asıl alacak yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 2918 sayılı Yasanın 3. maddesi “İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” hükmünü içermekte, anılan yasanın 85. maddesi ise “(Değişik fıkra: 17/10/1996 – 4199/28 md.) Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar…(Değişik fıkra: 17/10/1996 – 4199/28 md.) İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmünü öngörmektedir. Yine, sigorta Şirketi yönünden faiz başlangıç (Temerrüt) tarihinin belirlenirken; ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98, 99 ve 108. maddeleri ile 03.05.1997 gün ve 22978 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliğinin 12, 13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde sigorta şirketine başvurulduğu halde gerekli ödeme yapılmamışsa başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonunda sigorta şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Davalı sigorta şirketine 27.01.2005 tarihinde ödeme bildirimi tebliğ edildiğine göre, faiz sorumluluk başlangıcının yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde değerlendirilip belirlenmesi gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş veya hiç müracaat edilmemişse sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemez. Bu durumda faiz başlangıcının; sigorta şirketi aleyhine icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul ve tespiti gerekir.
Eldeki davanın, teselsüle dayalı olarak sürücü, araç maliki ve sigorta şirketine yöneltilmiş olması karşısında; öncelikle, araç maliki İsmail’in işleten sıfatının araştırılıp belirlenmesi, diğer taraftan, faiz sorumluluk başlangıcının gerçek kişi tazmin sorumluları yönünden sarf ve ödeme tarihi, sigorta şirketi yönünden yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda tespit edilecek tarih olduğunun kabulü ile davaya konu alacağın 2/8 kusur karşılığı tutar üzerinden faiz hesabı yaptırılarak Kurum alacağının saptanması gerekir. Kuşkusuz, bu belirleme yapılırken sigorta şirketi tarafından 04.02.2005-01.04.2005 arası 56 güne ilişkin olarak hesaplanıp Kuruma yapılan 488,40 TL faiz ödemesinin de hesaplamada gözetilip, Kurumca yapılan faiz hesabının denetlenmesi gerekir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası alınan 10.06.2011 tarihli hesap raporunda; sigorta şirketine ilişkin olarak; sigorta şirketinin temerrüt tarihi, bildirim tarihine 8 iş gününün ilavesiyle 07.02.2005 tarihi olarak belirlenmiş, sigorta şirketi tarafından ödenen 2/8 kusur karşılığı 9.811,68 TL asıl alacağın 07.02.2005 tarihi ile ödeme tarihi olan 15.04.2005 arası dönemdeki işlemiş faizi 693,90 TL tespit edilmiş, sigorta şirketi tarafından daha önce ödenen 488,40 TL faiz tutarı mahsup edilerek sigorta şirketinin bakiye faiz borcu miktarı 205,50 TL olarak belirlenmiştir. Gerçek kişi davalılar yönünden ise; geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderinin sarf ve ödeme tarihleri ile şirketin ödeme tarihi olan 15.04.2005 tarihi arasındaki işlemiş faiz tutarı toplamı 8.194,65 TL olarak belirlenmiş, anılan tutardan, sigorta şirketi tarafından ödenen 488,40 TL faizin tenzili ile gerçek kişi davalıların bakiye faiz borcu 7.706,25 TL olarak tespit edilmiştir. Mahkeme, 205,50 TL faiz alacağının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, 7.500,75 TL faiz alacağının ise sadece gerçek kişilerden tahsiline karar vermiştir.
Mahkemece; davalı sürücü Vedat’ın 2/8, sigortalının ise 6/8 oranında kusurlu olduğunun Adli Tıp raporuyla sabit olması karşısında, araç maliki sıfatıyla davalı İsmail hakkında açılan davanın reddine karar verilmelidir. Ayrıca, zorunlu mali sorumluluk trafik sigorta poliçesinin mevcut olup kazayı kapsaması karşısında, hükmü temyiz eden davalı sürücü Vedat’a ilişkin olarak davaya konu tedavi giderlerinin 6111 sayılı Kanunun 59 ve Geçici 1’inci maddeleri uyarınca konusuz kaldığı gözetilmeksizin, yazılı biçimde sorumluluğuna hükmedilmesi yerinde görülmemiştir. Kuşkusuz, hükmü temyiz etmeyen sigorta şirketi yönünden Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu gözetilmelidir. Diğer taraftan, geçici iş göremezlik ödeneğine yönelik talep bakımından ise bilirkişi marifetiyle hükmüne uyulan önceki bozma ilamı kapsamında hesaplama yaptırılıp sonucuna göre bir karar tesis edilmesi gerekir.
O hâlde, davacı Kurum avukatı ile davalı V.. M.. ve davalı İ.. M..’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan V.. M.. ve İ.. M..’a iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.