Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/2905 E. 2014/3067 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2905
KARAR NO : 2014/3067
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Mahkemesi :Edremit 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :01.11.2012
No :2007/24-2012/546

Dava, yersiz ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile ölü davalı Mirasçılarından E.. Y.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda, yargılama sırasında ölen davalı Bahri’ye, 23.02.1994 tarihinde ölen SSK’lı karısından dolayı 01.03.1994 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı, 16.06.1994 tarihli beyan ve taahhüt belgesi ile değişikliklerin Kuruma bildirileceğinin beyan edildiği, ölü davalı kocanın 21.07.1998 tarihinde evlenmesine rağmen 15.05.2006 tarihine kadar aylık almaya devam ettiği, 19.07.2006 tarihinde boşanması üzerine ise 01.08.2006 tarihi itibariyle ölüm aylığının tekrar bağlandığı, davadan sonra 11.02.2009 tarihinde davalı kocanın vefat etmesi üzerine tüm mirasçılarının davaya dâhil edildiği, hükmü temyiz eden E.. Y.. dahil bir kısım mirasçılar tarafından 11.07.2011 tarihli dilekçe ile terekenin borca batık olduğu gerekçesiyle mahkemeden mirasın hükmen reddine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Eldeki dava ile 21.07.1998-18.05.2006 arası dönemde yersiz olarak ödenen 12.194,02 TL aylık tutarı ile 18.12.2006 tarihine kadar işlemiş 3.724,59 TL faizin tahsili istenmiştir. Mahkeme, karar gerekçesinde; mirasın reddi isteminin ayrı bir dava konusu olup dilekçeyle mahkemeden talep edilemeyeceğini belirterek, bu konuda işlem yapılmasına yer olmadığına karar vermiş, istirdat talebini ise yazılı biçimde kısmen hüküm altına almıştır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda, hükmü temyiz eden E.. Y..’in ölü davalı babasının herhangi bir mal varlığının bulunmadığını ve mirasın borca batık olduğunu iddia ederek davanın reddini istediği görülmektedir. Bilindiği üzere Türk Medeni Kanununun 605. maddesi; “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmünü içermektedir. Şu halde, terekenin borca batık olup olmadığının sözü edilen yasa maddesi doğrultusunda araştırılıp irdelenmesinde yasal zorunluluk vardır. Hükmü temyiz eden davalı Erdoğan’dan bu çerçevede savunma ve delilleri sorularak, yöntemince yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Keza, dosyada mevcut beyan ve taahhüt belgesi içeriğine göre ölü davalının iyi niyetli olup olmadığı irdelenip, davalı mirasçıların yersiz ödemeleri iade yükümünün 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmü uyarınca belirlenip varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Kuşkusuz, hükmü temyiz etmeyen davalı mirasçılar yönünden davacı Kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumu gözden uzak tutulmamalıdır.
O halde; davacı Kurum avukatı ile ölü davalı Mirasçılarından E.. Y..’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı Mirasçılarından E.. Y..’e iadesine, 18.02.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.