Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/2569 E. 2013/21797 K. 19.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2569
KARAR NO : 2013/21797
KARAR TARİHİ : 19.11.2013

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan kurum zararının 5510 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 19.10.2010 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin davalı işverenden tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.
Dosya kapsamına göre, hükme esas alınan ve birbirini teyit eden 15.06.2012 ve 09.10.2012 tarihli kusur raporlarında; davalının % 65, sigortalının ise, % 35 kusurlu bulunduğu kanaatinin bildirildiği, … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/145 Esas, 2011/573 sayılı Kararı ile davalı Kooperatif başkanı Metin Başkan aleyhine yapılan yargılama sonucunda, asli kusurlu olduğu kabul edilerek üzerine atılı taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan dolayı neticeten adli para cezası ile cezalandırılmasına yönelik hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. ) gereği; kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünde ceza mahkemesi tarafından belirlenen maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayacağından ceza dosyasının akıbeti araştırılmalı, hukuk hakiminin ceza kararında kesinleşen maddi olgularla bağlı olup, kusur oranları ile bağlı olmadığı gözetilerek, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 21. maddesine de uygun, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olanlara da, sigorta olayının meydana gelmesinde az da olsa bir miktar kusur verilmesi gerektiği ilkesinden
ayrılmadan, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile sonuca gidilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsizdir.
Bununla birlikte, 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası Ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. Maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile tazmin sorumlularının Kurum karşısındaki sorumluluğu bir tavanla sınırlandırılmış olup, bu sorumluluk “…sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı…” bulunmaktadır. Maddenin açık hükmü karşısında; ilk peşin sermaye değerli gelirin, Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunluluğu bulunması karşısında, hesap raporu alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 19.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.