Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/25214 E. 2014/1516 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25214
KARAR NO : 2014/1516
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

Mahkemesi :Çanakkale İş Mahkemesi
Tarihi :14.12.2012
No :2010/164-2012/285

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan H.. Ö.. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere göre davacı Kurum vekilinin tüm, davalı H.. Ö.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; 07.01.2001 tarihli iş kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.
Kurumun Anılan maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunması ve tazminat hesabının bu şekilde yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönünün de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri; yaş, gelirin kesilme olasılığı ve iskonto oranı gözetilerek belirlenen tutarı ifade etmektedir. 506 sayılı Yasanın 92. maddesi ise, “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermekte olup, sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin, 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca indirildiği, hak sahiplerinden Berna’nın evlenmek ile Gökhan’ın ise onsekiz yaşını doldurması ile gelirden çıktığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca indirildiği gerçeği karşısında, 92. Maddenin uygulanması ile indirilmiş ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının esas alınması, gelirlerinin kesilmesi ile bağlanan gelirleri fiili ödemeye dönüşen hak sahipleri yönünden, fiili ödeme ile ilişkin olduğu gelirin ilk peşin sermaye değerinin karşılaştırılması sonucu, şayet ilk peşin sermaye değerli gelir, fiili ödeme miktarından düşük ise o taktirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi, aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o taktirde de fiili ödeme miktarının esas alınması, davalıların kusur karşılığı tazmin ile sorumlu oldukları miktarın belirlenmesinden sonra, ilk rücu davasında hükmolunan miktarların mahsubu ile bakiye Kurum alacağı belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gereği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı H.. Ö.. avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalı, bozma sonrası yapılacak yargılamada, hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı Kurum yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu hukuksal gerçeğinin gözetilmesi gereği de unutulmamalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan H.. Ö..’a iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.