YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25203
KARAR NO : 2014/6931
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
Mahkemesi : Malatya 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 31.10.2013
No : 2013/106-2013/97
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalılar vekillerinin temyiz itirazları yönünden;
05.08.1998 günü 506 sayılı Kanun kapsamına alınarak tescil edilen davalı işverene ait anaokulu işyerinde 07.07.2004, 18.12.2004, 20.12.2005 tarihlerinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında işe giriş bildirgeleri düzenlenen davacının, anılan bildirgelerde imzalarının bulunduğu, 07.07.2004 – 30.09.2004, 18.12.2004 – 30.04.2005, 20.12.2005 – 01.06.2006, 20.12.2006 – 01.07.2007, 26.02.2009 – 28.02.2009 dönemlerinde ve 19.06.2009 günü davalı Kuruma tam gün üzerinden eksiksiz bildirimlerinin gerçekleştirildiği anlaşılmakta olup 01.01.1994 – 18.06.2010 tarihleri arasında hizmet akdine tabi mutfak görevlisi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davada mahkemece yapılan yargılamada bir kısım tanıkların anlatımlarına dayanılarak istem kısmen kabul edilip 05.08.1998 – 18.06.2010 dönemine yönelik sigortalılık süreleri hüküm altına alınmıştır.
Davanın yasal dayanakları 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Diğer taraftan, kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Anılan belgelerde yer alan imzaların sigortalıya aidiyeti belirlenmiş ve hata, hile veya ikrah sonucu imzalandığı kanıtlanmamış ise birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturmaktadır ve bunun aksi, eş değer delillerle kanıtlanmalı, bu kapsamda tanık anlatımlarına değer verilmemelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; hüküm altına alınan döneme ait sigorta primleri bordroları ile aylık prim ve hizmet belgelerinin tümü Kurumdan getirtilmeli, anaokulunun yaz döneminde de faaliyetini sürdürüp sürdürmediği açıklıkla ortaya konulmalı, iddia konusu çalışmayla ilgili olarak, bildirimleri yapılan sigortalıların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, ayrıca aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalıştırdıkları kişiler yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, tanık anlatımları arasındaki belirsizlik ve çelişkiler olursa giderilmeli, anılan işe giriş bildirgelerindeki imzaların kendisine aidiyeti davacı tarafından kabul edilmediği takdirde yöntemince uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, imzaların davacının eli ürünü olduğu saptandığında ve bu konuda hata, hile, ikrah durumu da iddia ve ispat edilemediğinde, bildirgelerin ait bulunduğu dönemlere ilişkin hizmet iddiasıyla ilgili olarak, söz konusu yazılı belgelerin aksini eş değer kanıtla ispatlaması için davacıya kabul edilebilir süre tanınarak sunacağı delilleri irdelenmeli, toplanan kanıtlar tümü birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yukarıda öngörülen yöntem izlenmeden, belirtilen niteliklere tam anlamıyla sahip olmayan bir kısım tanıkların anlatımlarına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı N.. G..’e geri verilmesine, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.