Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/25084 E. 2014/1810 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25084
KARAR NO : 2014/1810
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

Mahkemesi : Bandırma 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 19.09.2013
No : 2013/245-2013/368

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarfından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı, 01.05.2000-05.05.2003 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığının tespitini talep etmiş, Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, temyiz denetimini yerine getiren Dairemizce, hüküm ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gerekçesi ile bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılamada; Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeğe elverişli değildir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.

Somut olayda; mahkemece, davacıların murisi Y.. C..’un davalıya ait iş yerinde 04/10/2000 – 05/10/2000 tarihleri arasındaki 1 günlük süre hariç 01/05/2000 – 05/05/2003 tarihleri arasında toplam 1084 gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.

Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında mahkemece; davacıların murisinin, 04/10/2000 – 05/10/2000 tarihleri arasındaki 1 günlük çalışmasının geçtiği dava dışı B..Servis Paz. Ltd. Şti ile eldeki davanın işvereni Yımaz Zayım arasında hukuki/organik bir bağının olup olmadığı araştırılmalı, bağ bulunmaması halinde, 01/05/2000- 05/10/2000 tarihleri arasındaki dönem yönünden çalışmanın sona erdiği yılın sonundan itibaren dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle, bu dönemin hakdüşürücü süreye uğradığı, bağ bulunması durumunda ise çalışmanın kesintisiz sürdüğü kabul edilerek, hak düşürücü sürenin geçmeyeceği gözetilip, bu hususlar irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Kabule göre de; dava dışı şirkette geçen bir günlük sürenin dışlanarak diğer bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmiş olması nedeniyle, istem kısmen hüküm altına alınmış olmasına rağmen, reddedilen kısım yönünden, davalı SGK Başkanlığı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi isabetsizdir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalılardan SGK Başkanlığı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.