YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25066
KARAR NO : 2014/1186
KARAR TARİHİ : 23.01.2014
Mahkemesi :Sinop 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :24.10.2013
No :2013/499-2013/552
Dava, borçlu olmadığının tespiti istamine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyizi üzerine verilen ek kararla verilen kararın süresinden sonra temyiz edildiği gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin temyizinin reddine karar verilmesi ve bila tarihli söz konusu ek kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297’nci maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği; 6100 sayılı Kanunun 321’inci maddesinde, kararın tefhiminin, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşeceği, ancak zorunlu hallerde, hâkimin bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebileceği, bu durumda kararın yazılarak tebliğe çıkarılması gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetildiğinde, hükmün gerekçesinin yer almadığı 24.10.2013 günlü kısa karara ilişkin tefhim yeterli bulunmadığından, davalı Kurum yönünden temyiz süresinin, hükmün tebliğinden itibaren başlatılması gerekir. Gerekçeli kararın 26.11.2013 tarihinde davalı Kurum vekiline tebliğ edildiği gözetildiğinde, davalı Kurum vekilinin 05.11.2013 tarihli temyiz dilekçesi 8 günlük yasal süre içinde verilmiş olacağından; kısa kararın yüze karşı açıklandığı tarih esas alınarak, süre aşımı nedeniyle temyiz itirazının reddine dair bila tarihli ek kararın 6100 sayılı Kanunun geçici 3’üncü maddesindeki atıf gözetilip, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/son maddesi gereğince BOZULMASINA;
2-İşin esası yönünden yapılan incelemede;
Dosya kapsamından; dava dışı Y..Tekstil Ot. Tic. Ltd. Şti. kayıtlarında davalı Kurum müfettişleri tarafından yapılan denetim sonucunda; bir kısım sigortalıların çalışmadıkları halde sahte bordro ve bildirgelerle çalışmış gibi bildirimlerinin yapıldığının tespit edildiği, buna bağlı olarak sigortalılıklarının iptal edildiği ve sigortalılara davalı Kurum yapılan sağlık yardımlarının yersiz hale geldiğinden bahisle söz konusu sağlık yardımlarının belgeleri tanzim eden muhasebeci olan davacıdan tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır. Davacı işbu dava ile kayıt ve belgelerin doğruluğunu kontrol görevi olmadığını iddia ederek, anılan yersiz sağlık yardımları nedeniyle davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davanın reddine ilişkin Mahkemenin ilk kararı Dairemizin 22.02.2013 tarih 19934 / 2945 sayılı ilamı ile “…işin esasına girilerek deliller toplanmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda “…davacının 5510 sayılı Kanun’un 96’ncı maddesinde sayılan, fazla ve yersiz ödemelerin talep edilebileceği ilgililerden olmadığı…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten de 5510 sayılı Kanun’un 96’ncı maddesinde sigortalılara, hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilere yapılan yersiz ödemelerin tahsili düzenlenmiş olup, davacı anılan madde kapsamında değerlendirilemez. Ne var ki; davanın yasal dayanağı haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğun düzenlendiği 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 ve devamı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı) maddeleri olduğundan; Mahkemece, davacı hakkında devam ettiği belirtilen ceza soruşturması akıbeti araştırılarak gerekirse sonucu beklenmeli, varsa sigortalılıkları iptal edilen kişiler tarafından açılmış tespit ve iptal dava dosyaları da getirtilerek, tüm deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.