YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24919
KARAR NO : 2014/7176
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
Mahkemesi :Denizli 4. İş Mahkemesi
Tarihi :11.09.2013
No :2012/169-2013/311
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Davacı 19.12.1990-27.11.1993 tarihleri arasında Acıpayam Devlet Hastanesinde çalıştığının tespitini talep etmiş; mahkemece, birleşen dosya açısından Acıpayam Devlet hastanesi ve Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, esas dosya açısından davanın hak düşürücü süre yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
İncelenen dava dosyasında; çalışma olgusunun, Acıpayam Devlet hastanesinde geçtiği iddia edilmesi nedeniyle, davada taraf sıfatı bulunan Sağlık Bakanlığı açısından husumet nedeniyle red kararı verilmesi ile, T.. B..nın taraf sıfatı bulunmadığı halde, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan, Acıpayam Devlet Hastanesinin, Denizli İl Sağlık Müdürlüğüne yönelik 16.1.1991 tarihli yazılarında, davacının, hastanede 19.12.1990 tarihinden beri 250 TL aylık ücretle geçici aşçı olarak çalıştırıldığını, sözleşmeli olarak çalıştırılması için, gereğinin yapılması için yazı yazıldığı, 07.01.1991 tarihinde sosyal Dayanışma Vakfı Başkanlığına yönelik, davacının 19.2.1991 tarihinde görevine başlaması hakkında yazı yazıldığı; davacının, 27.12.1993 tarihinde de açıktan atama ile aynı devlet hastanesinin aşçı kadrosuna atandığı ve çalışmasının devam ettiği anlaşılmakla, belirtilen yazılar gözetilerek, çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerinin kamu kuruluşu olması dikkate alınarak, her ne kadar davacıya ait herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiş ise de, daha detaylı bir araştırma ile davacıya ilişkin varsa bilgi ve belgelere ulaşılmaya çalışılmalı, talep dönemi sonu ile atamasının yapıldığı tarih arasındaki bir aylık sürenin ne şekilde geçirildiği davacıya sorulmalı, varsa izin veya rapora ilişkin belgeler araştırılmalı, kesintinin oluşmadığı kanaatine varılması durumunda hak düşürücü sürenin geçmediği hususu göz önüne alınmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra, elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.