YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24899
KARAR NO : 2014/10403
KARAR TARİHİ : 09.05.2014
Mahkemesi : Karaman İş Mahkemesi
Tarihi : 05.11.2013
No : 2011/173-2013/183
Dava, maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 25. ve 26. maddesidir. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “…çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği…” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına göre ise; davacının, 18.10.2010 tarihinde davalı Kuruma başvurarak malûllük sigortası hükümlerine göre aylık tahsis isteminde bulunması üzerine, iş gücünü % 60 oranında kaybetmediğinden bahisle, Kurum tarafından reddedilmesinden sonra, itiraz üzerine, Yüksek Sağlık Kurulu’nun 08.07.2011 tarihli raporu ile, aynı gerekçelerle itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
Eldeki davada; davacı, ilk tahsis talep tarihi olan 18.10.2010 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması isteminde bulunmuş olup, Mahkemece yargılama sırasında alınan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 31.10.2012 tarihli raporunda davacının çalışma gücünün % 60’ını kaybettiği belirtildiğinden, ilk tahsis talep tarihi olan 18.10.2010 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, Kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak, diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınarak, itiraz halinde Adli Tıp Kurumundan rapor alınmalı; Yüksek Sağlık Kurulu Raporu ile, Adlî Tıp Kurumu raporu arasında çelişki oluşursa, üst düzeydeki bu kuruluşlar arasındaki görüş farklılığı Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu veya Üniversitelerin Tıp Fakültelerinin konuya ilişkin Anabilim Dalı uzmanlarından oluşturulacak kurullardan temin edilecek raporla giderilmeli ve böylece dava konusu uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; Yüksek Sağlık Kurulu raporuyla, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporları arasında çelişki oluştuğundan, mevcut çelişkinin giderilmesi için, tüm tedavi evrakları da eklenerek Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkiyi gideren ve maluliyet başlangıcını da belirtecek şekilde rapor alınmalı, davacıdaki mevcut hastalık ve arazların, malûl sayılacak derecede olup olmadığının, malul ise, 5510 sayılı Yasanın 27.maddesi hükmü de dikkate alınarak, maluliyet başlangıcı ve maluliyet aylığı başlangıç tarihi de usulünce belirlenmeli; bu kapsamda 5510 sayılı Kanun’un 25 ve 26. maddelerinde öngörülen maluliyet aylığı bağlama koşullarının oluşup oluşmadığı irdelenmeli ve şayet maluliyet başlangıcının, tahsis talep tarihinden önceki bir tarih olduğu belirlenirse, tahsis talebini takip eden aybaşı, sonraki bir tarih olduğu belirlenirse de, bu tarihi takip eden aybaşı itibariyle aylık bağlanmasına karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.