Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/24845 E. 2014/191 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24845
KARAR NO : 2014/191
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

Mahkemesi : İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.10.2013
No : 2013/804-2013/505

Davacı, 10.09.2009 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonucunda ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan S..Hidrofor San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından biri 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası;
“Madde 13- İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, …. meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur
Bu bakımdan 13. madde teknik yönden tanımlayıcı bir hukuk kuralıdır. Bunun uygulamaya ilişkin sonucu ise, bir olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağının anılan maddenin tanımı ve öngördüğü unsurlar çerçevesinde belirlenebileceğidir. Yasanın açık hükümleri bir yana bırakılarak, iş kazası kavramının unsurlarının belirlenmesine olanak yoktur. Bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, sigortalıyı bedence ve ruhça zarara uğratan olayın, maddenin belirlediği “hal ve durumlardan” birinde meydana gelmiş bulunması gerekli ve yeterlidir. Bu sınırlı durumlar dışında meydana gelen ve sigortalıyı ruh ve bedence zarara uğratan olayların iş kazası olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Belirtilmelidir ki, yasanın, iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması, illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başka kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır.
Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının sigortalı olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.10.2009 tarih, 2009/21-400 Esas, 2009/432 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; davacı, 10.09.2009 günü saat 11.00 sıralarında davalı işverenin hidrofor imalatı yapan işyerinde pompa test uzmanı olarak çalıştığı esnada hidrofor pompasının tekerlekli araba üzerinden davacının üzerine gelmesi üzerine davacının düşmemesi için tutmaya çalışması nedeniyle belinin sakatlandığını iddia ettiği, davalı işveren tarafından işyerinde meydana gelen bir iş kazasının bulunmadığı, davacının, daha öncesinden kaynaklı bel rahatsızlığı bulunduğuna ilişkin savunma yapıldığı, dosya kapsamında beyanları alınan tanıkların iş kazası anına ilişkin görgüye dayalı beyanları bulunmadığı, davacının işyeri şahsi sicil dosyasında, işyeri hekiminin 02.11.2009 tarihinde davacıyı Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi fizik tedavi bölümüne sevk ettiği teşhis olarak L 5 s1 fraktür belirtildiği, davacının işyeri şahsi sicil dosyasındaki 2009 yılı 9. ay puantaj kayıtlarında 11.09.2009 ve 30.09.2009 – 02.10.2009 tarihlerinde istirahatli olduğu, davacının 10.09.2009 tarihinden önceki dönemlerde fizik tedavi, ortopedi, nöroşirurji bölümlerine sevkleri bulunduğu, yine davacı tarafından sunulan 10.09.2009 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen sağlık kurulu raporları ve epikriz raporları olduğu görülmüştür.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi, yetersiz ve eksik araştırmaya dayalıdır.
Yapılacak iş; davacının 10.09.2009 tarihinden önce ve sonraki ortopedi, fizik tedavi, nöroşirurji ve beyin cerrahisi bölümlerindeki tedavilerine ilişkin tüm tedavi evrak ve raporları ilgili sağlık kuruluşlarından celp edilmeli, davacının işyerindeki periyodik muayeneleri kontrol edilmeli gerektiğinde periyodik muayene yapan hekimlerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının belinde meydana gelen rahatsızlığın iddiaya konu olay ile ilgisi olup olmayacağı, daha önceki rahatsızlıklarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürüp sürdürmemesinin mümkün olup olmadığı hususlarını irdeleyen ve sonucuna göre yukarıda belirtilen ilkeler ışığında iş kazası olup olmadığının değerlendirildiği uzman bilirkişi raporu alınarak, tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildikten sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı S..Hidrofor San. ve Tic. A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davalı S..Hidrofor San. ve Tic. A.Ş.’ye iadesine, 14.01.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.