YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24650
KARAR NO : 2014/1514
KARAR TARİHİ : 28.01.2014
Mahkemesi : Bakırköy 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 22.07.2011
No : 2009/581-2011/637
Dava, rucücan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan İ.. Çelik En. Ter. ve Ul. San. A.Ş. avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Anılan madde uyarınca davalıların Kurumun rücu alacağından sorumlulukları ancak kusurlarının varlığı halinde mümkündür.
Davalı şirkete ait işyerinde, eritildikten sonra pota ocağında bulunan sıvı çelikte oluşan patlama ile etrafa sıçrayan sıvı çeliğin isabet etmesi ile sigortalı R.. Ç..vefat etmiş, K..T..ise yaralanmış, iş bu dava da; vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler talep edilmiş, iş kazasında, davalı işvereni %85, sigortalıyı %15 oranında kusurlu, davalı Alper’i kusursuz bulan 31.01.2011 rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir.
Sigortalının hak sahipleri tarafından açılan Bakırköy 6. İş Mahkemesinin 2008/73 Esas 2011/329 Karar sayılı tazminat davasında alınan kusur raporunda işveren %100 oranında kusurlu bulunmuş, manevi tazminat hüküm altına alınmış ve karar taraflarca temyiz edilmemiştir.
Davalı şirkete ait işyerinde iş güvenliği müdürü olarak çalışan A.. G.. hakkında Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, tali oranda kusurlu bulunduğu sonucuna varılmakla taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ceza dosyasının aynı olayda sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımlarının tazmini için açılan Bakırköy 9. İş Mahkemesinin 2009/798 Esas sayılı dava dosyasının içine gönderildiği anlaşılmıştır.
506 sayılı Kanunun 26. maddesinden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakta; 506 sayılı Yasanın 26. maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir. (Hukuk Genel Kurulu 17.01.2010 tarih 2010/10-10 Esas, 2010/14 Karar sayılı Kararı)
Aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, olayda sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı hakkında yapılan sosyal sigorta yardımlarının tazmini amacıyla davacı Kurum tarafından açılan Bakırköy 9. İş Mahkemesinin 2009/798 Esas sayılı dava dosyasının sonucu araştırılmalı, ilgili dosyada tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, zararlandırıcı sigorta olayındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda oluşan çelişkinin giderilmesi hususunda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. Maddesinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri….Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesinde belirtilen unsurları içeren, birleşen dava dosyasındaki talep dikkate alınarak yapılacak inceleme ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereği gözetilmeksizin, yazılı şekilde davalı A.. G.. hakkında karar verilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde davacı ile davalı İ.. Çelik En. Ter. ve Ul. San. A.Ş. velilerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan İ.. Çelik En. Ter. ve Ul. San. A.Ş.’ye iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.