Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/24605 E. 2014/4435 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24605
KARAR NO : 2014/4435
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Mahkemesi : Merzifon Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 28.03.2013
No : 2012/162-2013/219

Rucüan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı Avukatınca istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.03.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına Av. F.. A.. ile karşı taraf adına Av. B. U. K. geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; 19.04.2000 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.
Anılan maddeden doğan rücu hakkı, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayanmaktadır. Kurum, iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı olarak, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir.
İş kazası ya da meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya veya bunların ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurumun sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönünün, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
506 sayılı Yasanın 92. maddesi ise, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, iş kazasına uğrayan sigortalıya % 35,2 sürekli iş göremezlik derecesine göre 16.07.2007 başlangıç, 25.10.2010 onay tarihli gelir bağlandığı, bağlanan gelirin, sigortalının 01.12.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca yarıya indirildiğinin anlaşılması karşısında davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının tespitinde de, anılan indirimin gözetilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Sürekli iş göremezlik gelirinin yarıya indirildiği durumlarda, peşin sermaye değerli gelirin, gelir başlangıç tarihi itibariyle %50 üzerinden belirlenmesi, bu oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli gelire, gelir başlangıç tarihinden gelirin yarıya düştüğü tarihe kadar ödenen gelirin %50 fark oranına karşılık miktarının ilavesi gerekecektir. Ayrıca, başlangıçtaki gelir onay tarihinin esas alınması gereği de bulunmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak, davalının tazmin ile sorumlu olduğu miktar belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, davalı Avukatı yararına takdir edilen 1.100 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.