YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24486
KARAR NO : 2014/7173
KARAR TARİHİ : 27.03.2014
Mahkemesi : Mersin 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 03.10.2013
No : 2012/586-2013/398
Dava, iptal edilen sigortalılıklardan dolayı yersiz olduğu iddiasıyla sigortalılar ve haksahiplerine yapılan sağlık giderleri nedeniyle oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı S.. B.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun “Hastalık Sigortası” hükümleri içerisinde yer alan ve “Sağlanan yardımlar” başlığını taşıyan 32. maddesinde; sigortalıya, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortası kapsamı dışında kalan hastalıklarda sağlık yardımı yapılacağı, “eş ve çocuklara sağlık yardımı yapılması” başlıklı 35. maddesinde; sigortalının eşi ve geçindirmekle yükümlü olduğu çocuklarının hastalıkları durumunda yapılacak sağlık yardımları belirtilerek, “Gelir ve aylık almakta olanlar ile aile bireylerine sağlık yardımı yapılması” başlığını taşıyan 36. maddesinde, pasif sigortalılar ile hak sahiplerinin sağlık yardımından yararlanması; “sigortalılık niteliğinin yitirilmesi” başlığını taşıyan 40. maddesinde “sigortalılık niteliğini yitirenlerden, bu tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş olan ile haksahiplerinin kanunda belirtilen yardımlardan yararlanacağı düzenlenmiş olup, benzer düzenlemelere 5510 sayılı Kanunda da yer verilmiştir.
5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 96. maddesindeki, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” düzenlemesi üzerinde durma gereği de bulunmaktadır.
Somut olayda; mahkemece, iptal edilen çalışma sürelerinin fiili olup olmadığının araştırılmadığı, yukarıda açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirme yapabilmek için tedavi giderlerinin tarihlerinin tek tek belirlenmediği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular çerçevesinde; bildirimin, 506 sayılı Kanunun 2 ve 6. maddelerinde öngörüldüğü şekilde hizmet akdine dayalı olarak eylemli ve fiili çalışmanın sonucu olup olmadığının yöntemince araştırılıp açıklığa kavuşturulmalı, davalının çalışmasının gerçek olup olmadığı hususunda bilgi sahibi olabilecek kişiler saptanarak, tanık sıfatıyla dinlenmeli, Kurumca iptal edilen bildirimleri dikkate alınarak 506 sayılı Yasanın 40. maddesi gözetilerek, fiilen çalışmadığı için sigortalılığı iptal edilen davalı ve haksahiplerinin; haksahibi olarak başkalarının üzerinden veya davalının sigortalılık niteliğini yitirmeden önce Kanunda belirtilen prim ödeme şartını gerçekleştirip gerçekleştirmediği dikkate alınarak, davaya konu sağlık yardımlarından yararlanıp yararlanamayacağı araştırılıp (özellikle ayrıntılı şekilde davalı Kurumdan sorulup) değerlendirilmeli, yararlanma imkanı olan kısımlar ( tedavi giderlerinin tarihlerinin tek tek belirlenerek) var ise davaya konu Kurum alacağından indirilerek varsa bakiye tahsili gereken miktar belirlenerek karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı S.. B.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.