Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2013/24209 E. 2014/8249 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24209
KARAR NO : 2014/8249
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

Mahkemesi : Ankara 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 30.10.2013
No : 2013/146-2013/1091

Dava, Alman R. Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olduğunun, borçlanmasının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında kabulü gerektiğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294’üncü maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297’nci maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Anılan 294’üncü maddenin 4’üncü fıkrası uyarınca zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tefhim edilebilir, ancak tefhimden itibaren bir ay içinde gerekçeli kararın yazılması gerekir. Yine aynı Kanunun 298’inci maddesinin 2’nci fıkrası açık hükmü uyarınca gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa’nın 141’inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir görevdir.
Davaya konu somut olayda; kısa kararda, “Davanın kısmen kabulüne” gerekçeli kararda ise “Davanın kabulüne” karar verilmiş olması, yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin usul ve kanun hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir. Mahkemece 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmelidir.

O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.